YAYIN KURULU: Süleyman Boyoğlu, Raşit Yakalı, Ali Kılıç, Gürcan Arıtürk, Rüya Özkalkan. /Bu blog Basın Ahlâk Yasası'na tamamen uyar ve amatör bir ruhla hazırlanır. Yazı ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Kullananlar hakkında yasal işlem başlatılır../
30 Ekim 2014 Perşembe
25 Ekim 2014 Cumartesi
CUMARTESİ ANNELERİ...
Kar-kış, yağmur-çamur demeden 500. haftadır aynı yerde oturma eylemi yapan kayıp yakınlarının bugünkü eylemine siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri ile çok sayıda yurttaş destek verdi. Basın açıklaması da yapan kayıp yakınları, devletin kayıplardan sorumlu kişilerden hesap sormadığını belirterek,"Gözaltında kaybedilen yakınlarımız bulununcaya kadar mücadelemize devam edeceğiz" dediler.
Bugün 19 yıl önce Avcılar'da ailesinin ve vatandaşların gözleri önünde kaçırılan ve kaçırılırken "Beni öldürecekler" diye bağıran Fehmi Tosun için bir araya gelen kayıp yakınları ve eyleme destek veren yurttaşlar, 501. haftada buluşmak üzere dağıldılar. Dağılırlarken "Katil devlet hesap verecek" diye de slogan attılar. (Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
14 Ekim 2014 Salı
"AYI BOĞAN" EŞREF...
Eşref Dede, Erzincan Refahiye'ye bağlı Bağzu (Güventepe) köyünde yaşıyor. 107 yaşında olmasına karşın hâlâ rakı içiyor, halay çekiyor... Genci, yaşlısı herkes onu "Ayı boğan Eşref Dayı" olarak biliyor ve saygıda kusur etmiyor. "Ayı Boğan" lakabını ise yıllar önce köyünün karşısındaki ormanda ayı ile boğuşmasından alıyor. Eşref Dede o zamanlar genç bir adam... Bir grup arkadaşı ile avlanırken, ayı ile karşı karşıya geliyor. Ayı kendisini öldürmek için peşine düşen adamı karşısında bulunca hiç tereddüt etmeden saldırıyor. Önce Eşref Dede ile ölüm kalım mücadelesine giriyorlar. Galip gelen Eşref Dede oluyor.
Aslında galip gelen Eşref Dede değil de ayı olacakken arkadaşları imdadına yetişiyor, ayıya mermi yağdırarak, hayvanı öldürüyorlar ve Eşref Dede'yi kurtarıyorlar. Eşref Dede, o günleri yeniden yaşıyormuşcasına anlatırken, "Köylü arkadaşlarımla avlanırken, bir anda nasıl oldu bilmiyorum, ayı ile karşı karşıya geldik. Önce hayalarıma saldırdı. Can havliyle sol elimi ağzına soktum. Dilini tutup soluksuz bırakmak istedim. Biz ayı ile böyle alt üst olurken arkadaşlarım yetişti. Ayıya kurşun yağdırdılar. Beni kurtardılar, ama sol elimi dişleriyle parçalamıştı. Uzun tedaviden sonra iyileşti... Bu olaydan sonra arkadaşlarım ve köylülerim beni 'Ayı Boğan Eşref' diye çağırmaya başladılar.
(Yazı ve fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
12 Ekim 2014 Pazar
KEMAH TUZU...
Süleyman BOYOĞLU
Erzincan’ın meşhur yiyecekleri nelerdir
deseler aklınıza önce tulum peyniri, döneri, dermason fasulyesi ve balı gelir. Oysa
Erzincan’ın en meşhurlarından bir şey daha var ki o da “Kemah Tuzu”…
Bu yaz, tatil mi desem, stres atmak mı desem,
yoksa strese girip de tekrar İstanbul’a dönmek mi desem ne kabul
ederseniz/edersem edin Erzincan’daydım. Doğduğum ilçe Refahiye ile köyüme çok
uzak olmayan Kemah köylerini ziyaret ettim. Facebook’tan arkadaşlarıma gezdiğim
yerlerden bolca fotoğraflar geçtim. Yalnız facebook’tan bazı arkadaşlarımın
yaptığı gibi yediğim içtiğim şeylerin fotoğraflarını değil de yörenin doğal
manzaraları ile yöreye ait yemişlerin fotoğraflarını paylaştım.
Şimdi biraz gecikmeli de olsa Urartu'lardan
günümüze kadar işletilen Kemah’ın meşhur tuzu “Kemah Tuz”un (Urartu) bugünkü
işletmecisi-sahibi Metin Tanrıkulu ile yaptığım söyleşiyi paylaşıyorum. Tanrıkulu,
söyleşimizde çok acı bir gerçeği açıkladı: “Burada biz hammaddenin yüzde birini
işliyoruz. Yani ancak tuzlu su kaynağımızın yüzde birini işliyoruz, yüzde 99’u
yer altına gidiyor” dedi.
Metin Bey buraya tuz galerisi mi diyorsunuz?
Şu meşhur Kemah Tuzu’nun tarihçesini anlatır mısınız?
- Burası tuzun kaynak sınıfına giriyor. İşte
tuz nedir? Deniz tuzu, göl tuzu, kaya tuzu, bu da dünya da çok az olan ve
bilinen kaynak tuzu sınıfına giriyor. Yağmur sularının dağı yarıp dağın
içindeki kaya tuzunu eriterek tuzlu su olarak çıkmış haline biz kaynak tuzu
diyoruz. Tuzlu su kaynağını biz
göletlerimize alıyoruz, işte yaz aylarında Haziran-Temmuz-Ağustos gibi doğal
buharlaştırmayla, tamamen güneşin ısısıyla buharlaştırarak, öz suyunu uçurup
kristalize ediyoruz.
Kemah tuzu çok eski, bundan 30-40 milyon sene
evvel dünyanın ilk kuruluşlarında her taraf su iken iç denizin kurumasıyla
deniz suyunun kaya tuzuna dönüşmesiyle burası oluşuyor… Tahminen bir milyon
senedir kaynağın aktığını jeoloji mühendisleri, profesörler, yer bilimciler
izah ediyorlar. İşletmeciliğine gelince burada çok büyük Roma kalıntıları var.
Aşağı mahallede 3 bin senelik olduğu tahmin ediliyor. Roma burayı işletmiş,
Bizans işletmiş, Selçuklu, Osmanlı işletmiş. En yakın yazılı tarih Evliya
Çelebi, “Erzincan Seyahatnamesi”nde Kemah tuzlasına çok yer vermiş: “Kemah
Kalesi’nin yeniçerilerinin maaşını Tuzla emiri bilmem ne ağa öderdi” diye yazmış.
Yani en yakın tarih 500 sene… Ama burada Roma paraları da çıkıyor. Romalıların
da burayı işlettiğine dair bir kanıt... Urartu'lardan beri işletiliyor. Tuzun bilinen 10 bin
senelik bir tarihi var ki 3 bin sene deyince insanlara çok gelebilir ama çok
değil. Buranın 3 bin senedir işletildiğini biliyoruz. Bizim şirketin adı da Urartu biz
de diyoruz eski Urartuların biz yeni temsilcileriyiz. Şimdi de biz üretiyoruz; doğal ve sağlıklı…
Yıllık üretiminiz ne kadar?
- Yıllık üretim bin ton. Bu bin tonun yarısı
hayvancılıkta kullanılıyor. Yarısı da ilimizde, çevre illerimizde, yaprakta,
tulum peynirinde, turşuda, gıdada, mutfakta kullanılıyor.
Erzincan tulum peynirinin tadını bu tuz mu
veriyor?
- Peynirin tadını Kemah tuzu veriyor. Coğrafi
ürünler coğrafi marka almak zorundalar. Coğrafi markada bir proje özeti
yapıyorsun projelendiriyorsun gönderiyorsun. Erzincan Üniversitesi Kemah
tuzunun verdiği koruyucu lezzetten dolayı bunu tasdik etti. O yüzden bu tuz çok
farklı… En önemli özelliği maden içermemesi, ağır metal içermemesi… Yani hiçbir
maden oluşumu yok. Bakır, kireç yok. 82 tane mineral sanki o kadar ayarlanmış
ki tesadüf ede ede sadece insan vücuduna lazım olduğu kadar…
Kaya tuzunun ağız yaralarına iyi geldiği de
söyleniyor?
-Tabii tabii… Kaya tuzu ağız yaralarına da iyi
geliyor. Yanlış bilinen bir şey var memlekette; "Deniz tuzu iyidir, deniz tuzu
suyu sağlıklıdır". Oysa neden iyi olsun? Doğada ne kadar ağır metal varsa
milyonlarca senedir denize akıyor. Bunun iyi olması mümkün mü? O yüzden ağır metal
içeren bir yerin çok sağlıklı olması mümkün değil. Ki ülkemizde de maalesef
deniz tuzlamız İzmir Çiğli de. Büyük devletimiz, düşünen büyük adamlarımız ağır
sanayi ile tuzlayı aynı ilçemize
yapmışlar. Zehri akıtıp onu tuz yapıyorlar, maalesef!.. Onun için deniz tuzu ile
göl tuzu ile bu tuzumuzun mukayese edilmesi doğru değil.
Göl tuzumuza da maalesef kanalizasyonları
akıtıyorlar. Konya ve çevresinin sanayi atıkları ve kanalizasyonları tuz
gölümüze akıyor. Dicle ve Fırat nehri olmadığı için tamamen Tuz gölüne atıkları
akıtıp milleti zehirliyorlar.
Burası Munzur ve Karadağ’ın eteğinde sanayi
atıklarının olmadığı bir yerde tertemiz bir yer. Karadağ hemen bizim
sırtımızdaki dağ. Karadağ’ın eteğindeyiz. Hemen onun karşısı da Munzur Dağı.
Fırat’ın öbür tarafında Munzur Dağı, bu tarafından Karadağ… İkisinin arasından
bu tuz süzülüp geliyor.
Başka ne gibi zorluklarınız var?
- Zorluklarımız: Üretimiz mevsimsel sadece yaz
aylarında oluyor. Biz sanayiden uzak bir yerdeyiz. Kemah ilçesi artık köy
olmuş, unutulmuş. Burada iş yapanlar devletçe destekleneceğine kösteklemiş.
Bürokraside yeni ruhsatlar çıktığında almakta o kadar çok zorlanıyoruz ki anlatamam... Devletten destek istemiyoruz, engellemesinler yeter. İşletmemizde 20 kişiye istihdam ediyoruz. Burada Munzur Dağı’nın dibinde ufacık ilçede çalışanların sigortası, yemesi
içmesi, servislerini sağlıyoruz. Devlet burada bize İstiklal Madalyası vereceği
yerde kapansak neredeyse sevinecekler. Ülkede böyle kapanan çok oldu. Öyle
olursa çok yazık olur.
Burada biz ham maddenin yüzde birini işliyoruz.
Yani tuzlu su kaynağımızın ancak yüzde birini işliyoruz, yüzde 99’u yer altına
gidiyor. Biz kendi çabamızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Doğal enerjiyle
ancak bu kadar oluyor. Güneş panellerinden ve elektrik enerjisinden faydalanıp
kurutmamız lazım. Memlekette tuzun yüzde beşi ancak gıda sanayinde
kullanılıyor. Asıl tuz, boya ve deri sanayinde kullanılıyor. Yeter ki tuz
üretilsin, kullanım alanı çok fazla.
Başka illerimizde de böyle kaynak tuzlaları
var mı?
- Kaynak tuzlaları Erzincan dışında Sivas,
Tunceli, Erzurum’da da var. Ama bizimki gibi böyle madensiz olanı yok. Bizim
Kemah’ta iki tane daha var, ama burası farklı buranın ocağını tutmuyorlar.
(Yazı ve fotoğraflar: Süleyman BOYOĞLU)
7 Ekim 2014 Salı
MOSKOVA'DA İLGİNÇ MEZAR TAŞLARI...
NAZIM HİKMET'İN MEZARININ DA BULUNDUĞU MOSKOVA'DAKİ NOVODEVİCHY MEZARLIĞINDAN İLGİNÇ BAZI MEZAR TAŞLARI! (FOTOĞRAF: GÜRCAN ARITÜRK)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)