
        - Tabiatın içinde değilse de
yakınında olmak, şehrin çoğu yerinde bulunan çeşmelerden bedava ''kökez suyu''
içmektir.        -''Mecburiyet caddesi''
denilen kentin araçlara kapalı tek yolunda (İzzet Baysal caddesi) volta
atmak, yine aynı caddede, şehir içindeki tek Alışveriş Merkezi'ne girip
çıkmaktır.
       - Osmanlı Sarayı'ndaki
Mengenli aşçılar dolayısıyla ünlenen mutfağının çeşitliliği nedeniyle yemek
için ''hangi lokantaya gitsem?'' diye kendi kendine sormak, verilen
cevaptan emin olamamaktır.
        -Haftasonu Kartalkaya'ya mı,
Gölcük'e mi, yoksa Abant'a mı gitsek diye kararsızlığa düşüp sabah kaplıca
keyfinden sonra Yedigöller'e kapağı atmaktır. ( Piknik yapmaya Gölköy'e de
gidebilirdik!)
       -Kent Müzesi'nde kağıt ve
madeni paraları gördükten sonra parayı kullanan rahmetli İzzet Baysal'ın ne
kadar büyük bir yardımsever olduğunu bir kez daha hatırlamaktır-hiç
unutmamaktır.
        -Bolu Dörtdivan'da yaşamış
ünlü Halk Ozanı Köroğlu'nun isyanını hatırlatan (anıtı dışında) çok
sayıda Köroğlu tabelasının yanısıra ''Bolu Beyi'' çarşısını (İzzet Baysal
caddesinde)  da görmek demektir.
        -Pazartesi günleri Stadyumun
civarında kurulan pazarda gerçek köylüleri arayıp bulmaya çalışmaktır.
        -Kızının kocasının
-damadın-Bolu'da yaşamaya ikna edilmesiyle ''gerçek'' Bolulu olan
anne-babaların sevincine ortak olmaktır.
        -Kabağı sevmelerinden
hareketle kızını ''kabağa'' veren aileleri görüp, onlara ''kabakçılar'' diye
takılmaktır.
        -Travertenleri görmek için
ünlü Denizli-Pamukkale'ye gitmek zorunda kalmamaktır, çünkü Akkayalar
travertenleri  de çok güzel, yüzme havuzu da var.
         -İstanbul'dan araçla
gelirken Bolu Dağı'nı tünelle geçmek demektir. Bitti mi? Bitmedi. Şehir
merkezinde yaya olarak yürürken bir tünel daha var geçebileceğiniz.
Belediye'nin yanındaki bu tünel sizi Belediye Meydanı'ndan kısa sürede
-dolaşmadan, bir caddenin de altından geçerek- Stadyuma çıkarır. Tünelin
Belediye tarafındaki ucunda koskoca bir ışık var: Büyük bir Atatürk portresi.
         -Köy ekmekleri
çeşitlerini alabilmektir, özellikle patatesli Paşaköy ekmeğini
tadabilmektir. 
         -Yöreye ait tavuk -hatta hindi- ürünü
alabilmek, şehrin adını taşıyan çikolata bolçi ve alt-üst böreği yemektir,
kızılcık tarhanası içmektir.
(Gürcan Arıtürk)
 
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder