10 Ocak 2014 Cuma

YEŞİLÇAM'DA BİR GÜN...

             
     Soldan sağa  Ümit Ardabak (görüntü yönetmeni), Ali Yaver Ataer (görüntü yönetmeni),  Turgut Köse (ışık yönetmeni), Ender Turgut (görüntü yönetmeni) ve Uğur Döndür (görünte yönetmeni) birlikte görülüyor. 
                                     
       Bugün yolum bir zamanlar ünlü yönetmenlerin, senaristlerin ve oyuncuların boy gösterdiği, daha doğrusu hem yeteneğini sergilemek, hem de ekmek parası kazanmak için,  yıllarını verdikleri Yeşilçam Sokağı’na düştü. Aslında bu sokağa ilk gelişim değildi, bildiğim bir sokaktı. Gazetecilik okulunda okurken çalıştığım şirketin bürosu Taksim’de idi. Şirket, Yeşilçam Sokağı’ndaki Bap Cafeterya ile anlaştığı için iş arkadaşlarımla öğlen yemeğimizi burada yerdik.
      Okulumuzda okuyan Kemal Sunal’ı Dolapdere’deki okulda değil de ilk Bap Cafeterya’da görmüştüm. Ha keza Öztürk Serengil, Danyal Topatan gibi ünlü sinema oyuncularını da ya Yeşilçam Sokağı’ndaki kahvenin önünde ya da bu kafeteryada görürdüm.
       Yıkılması olaylara neden olan Emek Sineması’nın da bulunduğu Yeşilçam Sokağı’nda birkaç kare fotoğraf çektikten sonra 1970’lerden itibaren sinemacıların göçtüğü Ayhan Işık Sokağa geçtim. Bu sokakta bir zamanların güçlü film şirketlerinin bulunduğu hanların hangileri olduğunu öğrenmek için tanıdık simalar ararken bir hanın kapısının önünde tavla oynayan iki kişiyi gördüm; “Bir şey sorabilir miyim” dedim, “Buyur” ettiler. İzin alarak yanlarına oturdum. İki çay söylemişlerdi, çayları geldi, bana da “Çay içer misiniz?” dediler. “İçerim” dedim.
        İki arkadaş hem tavla oynuyor, hem de çaylarını yudumluyorlardı. Kendimi tanıttım, ardından da:
        - Burada film şirketlerinin bulunduğu Erman Han ile Girik Han varmış. Onların yerini biliyor musunuz? dedim.  
         İki arkadaşın oyunları mı bitmişti, yoksa benimle konuşmak için mi bilmiyorum tavlayı kapadılar. Birinin adının Ümit Ardabak, diğerinin adının da Uğur Döndür olduğunu öğrendiğim iki arkadaşla başladım sohbete…
          Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu dönemde görüntü yönetmenliği yaptıklarını söyleyen Uğur Döndür ve Ümit Ardabak, Ayhan Işık Sokağı’ının şimdiki ıssızlığından ve işsizliğinden yakındılar. işsiz kalan arkadaşlarının ve oyuncuların sıkıntılı günler geçirdiklerini anlatan iki arkadaş, geçtiğimiz yıl sinema camiası için büyük kayıpların yaşandığı bir yıl olduğunu söylediler. Döndür ve Ardabak, bugün de sinemanın karakter oyuncularından Süheyl Eğriboz'u toprağa verdiklerini ifade ettiler.
           İki arkadaş,  “Yeşilçam 1970’li yıllarda Emek Sineması’nın bulunduğu sokaktan buraya taşındı. 80’li, 90’lı yıllarda bütün ünlü yönetmenler, oyuncular, figüranlar bütün gün bu sokakta olurdu. Sadece onlar mı? İstanbul’un çeşitli semtlerinden, Anadolu’nun il ve ilçelerinden de sinema işletmecileri film almak için bu sokağa gelirdi. Çünkü bütün film şirketleri bu sokaktaydı. Sokağın başındaki Erman Han, karşımızdaki Girik Han film şirketlerinin merkezi sayılırdı. Şimdi görüyorsunuz sokak bomboş…” diye söylediler.
           Ardabak ve Döndür, 60'lı 70'li yılların Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Ekrem Bora, Ayhan Işık, İzzet Günay, Kadir İnanır, Tarık Akan gibi Yeşilçam jönlerinden artık yetişmediğini de işaret ederek, "Şimdilerde bir elin parmakları kadar jön var. Onlar da ilk aklımıza gelenler Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu" dediler.
           Sohbet ederken iki arkadaşın yerlerinden kıpırdadıklarını fark ettim. Sonra da Erman Han’dan aşağı bize doğru gelen üç kişiyi ayakta karşıladılar. Samimi ve sıcak bir şekilde sarmaş dolaş oldular. Ümit Ardabak’a gelenlerin kimler olduğunu sordum. Ardabak, içlerinden yaşlıca olanının bir zamanlar çok ünlü görsel yönetmen Ali Yaver Ataer, öteki iki kişiden birinin yine görsel yönetmen Ender Turgut diğerinin de ışık yönetmeni Turgut Köse olduğunu söyledi.
           Beş arkadaştan Ender Turgut, cep telefonunu bana uzatarak, toplu bir fotoğraflarını çekmemi istedi. Fotoğraflarını çektikten sonra; “Ben de sizi çekebilir miyim?” dedim. “Olur” aldıktan sonra ben de onları görüntüledim.
          Ataer, Turgut ve Köse ayaküstü sohbetin ardından ıssız Ayhan Işık Sokak’tan Beyoğlu’nun kalabalık caddesine çıktılar. Ben de arkalarından...
(Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder