Bugün yolum bir
zamanlar ünlü yönetmenlerin, senaristlerin ve oyuncuların boy gösterdiği, daha
doğrusu hem yeteneğini sergilemek, hem de ekmek parası kazanmak için, yıllarını verdikleri Yeşilçam Sokağı’na düştü.
Aslında bu sokağa ilk gelişim değildi, bildiğim bir sokaktı. Gazetecilik
okulunda okurken çalıştığım şirketin bürosu Taksim’de idi. Şirket, Yeşilçam
Sokağı’ndaki Bap Cafeterya ile anlaştığı için iş arkadaşlarımla öğlen
yemeğimizi burada yerdik.
Okulumuzda
okuyan Kemal Sunal’ı Dolapdere’deki okulda değil de ilk Bap Cafeterya’da
görmüştüm. Ha keza Öztürk Serengil,
Danyal Topatan gibi ünlü sinema oyuncularını da ya Yeşilçam Sokağı’ndaki
kahvenin önünde ya da bu kafeteryada görürdüm.
Yıkılması olaylara neden olan Emek Sineması’nın da bulunduğu Yeşilçam Sokağı’nda birkaç kare fotoğraf çektikten sonra 1970’lerden itibaren sinemacıların göçtüğü Ayhan Işık Sokağa geçtim. Bu sokakta bir zamanların güçlü film şirketlerinin bulunduğu hanların hangileri olduğunu öğrenmek için tanıdık simalar ararken bir hanın kapısının önünde tavla oynayan iki kişiyi gördüm; “Bir şey sorabilir miyim” dedim, “Buyur” ettiler. İzin alarak yanlarına oturdum. İki çay söylemişlerdi, çayları geldi, bana da “Çay içer misiniz?” dediler. “İçerim” dedim.
Yıkılması olaylara neden olan Emek Sineması’nın da bulunduğu Yeşilçam Sokağı’nda birkaç kare fotoğraf çektikten sonra 1970’lerden itibaren sinemacıların göçtüğü Ayhan Işık Sokağa geçtim. Bu sokakta bir zamanların güçlü film şirketlerinin bulunduğu hanların hangileri olduğunu öğrenmek için tanıdık simalar ararken bir hanın kapısının önünde tavla oynayan iki kişiyi gördüm; “Bir şey sorabilir miyim” dedim, “Buyur” ettiler. İzin alarak yanlarına oturdum. İki çay söylemişlerdi, çayları geldi, bana da “Çay içer misiniz?” dediler. “İçerim” dedim.
İki arkadaş
hem tavla oynuyor, hem de çaylarını yudumluyorlardı. Kendimi tanıttım, ardından
da:
- Burada film
şirketlerinin bulunduğu Erman Han ile Girik Han varmış. Onların yerini biliyor
musunuz? dedim.
İki arkadaşın oyunları mı bitmişti, yoksa
benimle konuşmak için mi bilmiyorum tavlayı kapadılar. Birinin adının Ümit
Ardabak, diğerinin adının da Uğur Döndür olduğunu öğrendiğim iki arkadaşla
başladım sohbete…
Yeşilçam’ın
Yeşilçam olduğu dönemde görüntü yönetmenliği yaptıklarını söyleyen Uğur Döndür ve
Ümit Ardabak, Ayhan Işık Sokağı’ının şimdiki ıssızlığından ve işsizliğinden
yakındılar. işsiz kalan arkadaşlarının ve oyuncuların sıkıntılı günler geçirdiklerini anlatan iki arkadaş, geçtiğimiz yıl sinema camiası için büyük kayıpların yaşandığı bir yıl olduğunu söylediler. Döndür ve Ardabak, bugün de sinemanın karakter oyuncularından Süheyl Eğriboz'u toprağa verdiklerini ifade ettiler.
İki
arkadaş, “Yeşilçam 1970’li yıllarda Emek
Sineması’nın bulunduğu sokaktan buraya taşındı. 80’li, 90’lı yıllarda bütün
ünlü yönetmenler, oyuncular, figüranlar bütün gün bu sokakta olurdu. Sadece onlar mı?
İstanbul’un çeşitli semtlerinden, Anadolu’nun il ve ilçelerinden de sinema
işletmecileri film almak için bu sokağa gelirdi. Çünkü bütün film şirketleri bu
sokaktaydı. Sokağın başındaki Erman Han, karşımızdaki Girik Han film
şirketlerinin merkezi sayılırdı. Şimdi görüyorsunuz sokak bomboş…” diye söylediler.
Ardabak ve Döndür, 60'lı 70'li yılların Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Ekrem Bora, Ayhan Işık, İzzet Günay, Kadir İnanır, Tarık Akan gibi Yeşilçam jönlerinden artık yetişmediğini de işaret ederek, "Şimdilerde bir elin parmakları kadar jön var. Onlar da ilk aklımıza gelenler Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu" dediler.
Sohbet ederken iki arkadaşın yerlerinden kıpırdadıklarını fark ettim. Sonra da Erman Han’dan aşağı bize doğru gelen üç kişiyi ayakta karşıladılar. Samimi ve sıcak bir şekilde sarmaş dolaş oldular. Ümit Ardabak’a gelenlerin kimler olduğunu sordum. Ardabak, içlerinden yaşlıca olanının bir zamanlar çok ünlü görsel yönetmen Ali Yaver Ataer, öteki iki kişiden birinin yine görsel yönetmen Ender Turgut diğerinin de ışık yönetmeni Turgut Köse olduğunu söyledi.
Ardabak ve Döndür, 60'lı 70'li yılların Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Ekrem Bora, Ayhan Işık, İzzet Günay, Kadir İnanır, Tarık Akan gibi Yeşilçam jönlerinden artık yetişmediğini de işaret ederek, "Şimdilerde bir elin parmakları kadar jön var. Onlar da ilk aklımıza gelenler Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu" dediler.
Sohbet ederken iki arkadaşın yerlerinden kıpırdadıklarını fark ettim. Sonra da Erman Han’dan aşağı bize doğru gelen üç kişiyi ayakta karşıladılar. Samimi ve sıcak bir şekilde sarmaş dolaş oldular. Ümit Ardabak’a gelenlerin kimler olduğunu sordum. Ardabak, içlerinden yaşlıca olanının bir zamanlar çok ünlü görsel yönetmen Ali Yaver Ataer, öteki iki kişiden birinin yine görsel yönetmen Ender Turgut diğerinin de ışık yönetmeni Turgut Köse olduğunu söyledi.
Beş
arkadaştan Ender Turgut, cep telefonunu bana uzatarak, toplu bir fotoğraflarını
çekmemi istedi. Fotoğraflarını çektikten sonra; “Ben de sizi çekebilir miyim?”
dedim. “Olur” aldıktan sonra ben de onları görüntüledim.
Ataer, Turgut ve Köse ayaküstü sohbetin ardından ıssız Ayhan Işık Sokak’tan Beyoğlu’nun
kalabalık caddesine çıktılar. Ben de arkalarından...(Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder