4 Mart 2019 Pazartesi

"ÜÇ KÂĞITÇI" KÖPRÜDE...

         Bir kişi İstanbul’un göbeğinde Galata Köprüsü’nde, boş ambalaj kutusu üzerinde iskambil kartlarıyla “üç kâğıtçı”lık yapıyor. Üç kâğıtçı el çabukluğu ile “Bul karayı, al parayı” diye bağırıyor. Etrafını saran ve dayanamayıp oyuna iştirak eden kumarcı vatandaşlar da “karayı bulduğunu” zannederek, basıyor parayı ancak alıyor havayı…
        Oysa üç kâğıtçı, bu tezgâhı kurarken yalnız değil... Kendisine yardımcı olan “figüranlar”ı da var. Figüranlar, üç kâğıtçının etrafında toplanan meraklı vatandaşları oyuna dahil etmek için bulur kâğıdı, alır parayı…  Saf vatandaş ta  “Ne olacak ben de bulurum” diye oyuna dahil oluyor, ama cebindeki paralardan da oluyor.
        Bundan 50 yıl önce semtimize köyünden yeni gelen tanıdıklarımız ve yakınlarımız da benzer kumpasın içine düşerlerdi. Bu gün bu manzarayı görünce ortaokulda okurken bu kumpasa düşen bir tanıdığımın bir aylık maaşını yine Galata Köprüsü üzerinde böyle bir “üç kâğıtçı”ya kaptırdığını ve Eminönü’nden yürüyerek eve döndüğünü anımsadım. Aradan bunca yıl geçtiği halde hâlâ aynı olay tekrar ediyorsa, toplumun bir kısmının “aklında sorun var” demektir. Ne diyeyim yakın bir zamanda  köprüyü satan bir “Sülün Osman” daha çıkarsa, herhalde buna da şaşmamak gerek…         
(Yazı ve fotoğraf: Süleyman Boyoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder