3 Nisan 2023 Pazartesi

FİKKO...

 

Bir yetim değildi ama bir yetim gibi büyüdü. Çocukluğu yokluk yoksulluk içinde geçti. Doğduğu coğrafya ve insanlar çok acımasızdı; hep horlandı, hep yok sayıldı. Hani bir köyde ya da bir evde bir kişi günah keçisi kabul edilir de ona yüklenilir ya. Onun durumu da aynen öyleydi.

Koyunların, kuzuların, sığırların peşinden dağ-bayır, dere-yokuş, diken-çayır, kar-kış demedi koşturup durdu.

Düğen sürdü, koyun-keçi sağdı. Harman makinesine sap attı, samanla buğdayı ayrıştırdı. Ürün çalınmasın diye harman yerinde yattı, değirmende un nöbeti tuttu. Dağda odun kırdı, Gülen Çayı’nda, Pusans Çayı’nda tomruk sürdü. Ormanda yakacak odun taşıdı. Domuzlarla, ayılarla burun buruna geldi.

Evdeki huzursuzluk nedeniyle okulla ve eğitmenle arası hiç olmadı. Her gün dayak yemekten bıktı. Köyünde çocukları üçüncü sınıf bitimine kadar okutan eğitmenin falakasının acısını hafifletmek için yün çoraplarının altına aklınca küller doldurdu, ancak foyası birkaç değnekten sonra ortaya çıktı. Okur-yazar bile olamadı.

Daha 15’indeyken kapı komşusu arkadaşını bıçakla yaralamaktan, Elazığ Çocuk Islahevi'ne tıkıldı. Sahipsizlikten uzun bir süre mapus yattı. Heceleyerek okumayı becerdi. Mupusluktan sonra kendini İstanbul’a ablasının yanına attı. Çok saftı, çalıştığı ve kazandığı parayı biriktiremedi. Günlük yaşıyordu…

Gönlünü mahallelerine taşınan bir kıza kaptırdı. Kız da ona vuruldu. Arkadaşının yazdığı mektuplarla aşkını ilan etti. Kaçmaya karar verdiler ve kaçtılar. Çocukları oldu… Biri kız üç çocuk babası olma mutluluğu uzun sürmedi, eşinden ayrıldı. Kendini alkol ve sigaraya verdi. 

Hakkını yemeyelim işinde hiç kaytarmadı, emekliliğini hak etti. Ancak sigara ve alkol bağımlılığı her geçen gün arttı. Yemek-içmek aklına bile gelmedi. Ne bulduysa, önüne ne geldiyse günü kurtardı. Ta ki dün aramızdan ayrılana kadar…

Ne Erzincan ne de İstanbul hiç birimize yar olmadı. İsterdim ki cenazen yukarıda fotoğrafını çektiğim köyün olan Pusans’ın Mezarlığı’nda toprağa verilseydi, ama olmadı. Ne diyeyim arkadaşım, klasik bir sözle yazımı noktalıyorum; huzurla uyu Fikko

(Süleyman Boyoğlu)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder