8 Eylül 2024 Pazar

ÇALIŞARAK DİNÇ KALANLAR...

 

    Bir köy ve köy hayatı düşünün! Kadın ve erkekler gelmişler 75’li 80’li yaşlarına ama hâlâ dinçler ve hâlâ çalışıyorlar… 

    Nasıl mı çalışıyorlar? Bir örnek vererek anlatayım; yaşadığım Kızlan’da daha güneş doğmadan, insanlar derin uykudayken Mümtaz amca ve eşi Gülseren teyze, işlerine önce inek sağımıyla başlıyorlar. Sonra ne mi yapıyorlar? İki inekten sağdıkları sütleri değişik şehirlerden gelip Kızlan’a yerleşen komşularına dağıtmaya başlıyorlar.

    Şimdi tamam bu iki insanın işleri bitti, eve gidip kahvaltılarını yapıp yan gelip yatacaklar… Hayır! Sabah kahvaltısı yok. Kahvaltı daha sonra… Daha yapacakları var…

    Sırada yetiştirdikleri bağ ve bahçe işi var.

    Mümtaz amca ile Gülseren teyzenin bir de ektikleri fıstık tarlası var ki şimdiye kadar yediğim en güzel yer fıstıklarını bu tarlada yetiştirerek bizlere sunuyorlar… Hatta bu tarlada en zor iş olan yabani otları temizleme işini de yakınmadan düzenli olarak yapıyorlar.

    Eller paramparça, üst baş kirleniyor, ama hiç umursamıyor bu iki güzel insan…

    Köyün ilk demirci ustalarından olan ve sağım yapılırken huysuzlanıp kaçmaması için ineklerin yularından tutan Mümtaz amcaya soruyorum:

    -Mümtaz amca bu kadar işin altından nasıl kalkıyorsunuz?

    Hiç tereddüt etmeden yanıtlıyor:

    -Paraya ihtiyacımız yok, ikimizde çalışmayı çok seviyoruz. Ben de hanım da çalışmazsak çabuk çökeriz, yaşlanırız.

    Gülseren teyze gülerek lafa karışıyor:

    -Mümtaz amcan bir tek sağım işini beceremiyor!

    Gülseren teyzenin sözlerini bitirmesine fırsat vermeyen Mümtaz amca eşini doğruluyor:

    -Bir keresinde hanım hastalandıydı, inekleri sağayım dedim, memeden bir damla süt çıkaramadım. Komşumuz olan Mesut’u çağırdım, o sağımı yaptı.

    Esprilerle devam eden sohbetimize birlikte sabah yürüyüşüne çıktığımız Can bey de eşlik etti. “Kolay gelsin” diyip biz yürüyüşümüze, Mümtaz amca ile Gülseren teyze ise işlerini yapmaya devam etti.

    Çünkü daha sırada öğleni bulacak diğer işler var, ardından kahvaltı, kahvaltı sonrası da biraz dinlenme. Zira, Kızlan’ın öğlen sıcağı dayanılmaz bir hal alıyor, ancak yaşayan bilir…

(Yazı ve Fotoğraflar:Süleyman Boyoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder