BÂB-I ÂLİ'NİN ÇINARLARI ANLATIYOR (2)...


ASPARAGAS NASIL ORTAYA ÇIKTI 
USTA GAZETECİ KONUKSEVER ANLATIYOR:
                                                            Yurdaer Acar
          Bu çocuklar Milli Birlik Komitesi üyesi hava albay Haydar Tunçkanat’ın çocukları. Olay Levent sırtlarında geçiyor. Tunçkanat, Amerika’da gemiyle bir araba getirmiş. O arabanın sandığını çocukları gecekonduya çeviriyorlar. Hürriyet’in foto muhabiri Yurdaer Acar ile muhabiri Yener Tuğrul, iki kardeşi konu mankeni olarak buraya sokuyorlar; “Milyoner kızı aşkı için Türkiye’ye geldi!”
         Kız şalvar giymiş, önünde pompalı gaz ocağı var. O pompalı gaz ocağında yemek yaparken (gaz ocağını pompalarken) Yurdaer fotoğraf çekiyor. Fakirliklerinin ifadesi “az para” bir de gazocağının “gaz”ını ekliyorlar. Gecekondu’nun giriş kapısının üzerine de “Azparagaz” yazıyorlar... Bu da aşklarının ifadesi oluyor...
         Bu haberi üç dört gün Hürriyet gazetesi manşetten verdi. Akşam’ın sahibi Malik Yolaç, Celalettin Çetin de gazetenin “Beyoğlu Muhabiri”. Malik Yolaç, “Bak millet neler yazıyor. Sen de bul şunları konuş” diyor.  Malik Yolaç, o sıralar rakip gazetenin yalanını ortaya çıkaran gazetecilere prim veriyordu. Celalettin Çetin de olay yerine gidiyor. Bakıyor o sırada bir kız balkondan halı silkeliyor. Celalettin Çetin, “Kardeşim burada bir milyoner kızı ile bir çocuk yaşıyormuş” diyor.
         Kız da “Onu bana sorma içeride ağabeyime sor” diyor. Çetin, konu mankeni genç çocukla ve kızla konuşuyor. Dönüyor geliyor, yalan haber olduğunu Akşam’da yazıyor. 
       Yurdaer Acar ile Yener Tuğrul o sıralar Hürriyet’in Yazı İşleri Müdürü Necati Zincirkıran’dan ihtar alıyorlar. Onlar da “Bizi kandırdılar” diyorlar, işi kurtarıyorlar. Ama daha sonra “Papazın kızı Müslüman oldu!” diye bir yalan haber daha yapıyorlar. Kanun kitabını da Kuran-ı Kerim diye kızın başının üzerine koyduruyorlar. Yine Celalettin Çetin araştırıyor, kızın papazın kızı olmadığını, kitabın da Kuran-ı Kerim olmadığını ortaya çıkarıyor. Bunun üzerine Hürriyet ikisini de çıkardı.
      Yurdaer Acar o sıralarda ABD’den İstanbul’a gelen bir kızla tanıştı. O kızın arkasından Londra’ya gitti. Kız oradan Avusturalya’ya ağabeylerinin yanına gitti. Sonra Türkiye’ye döndüler. İki kızları oldu. Birinin adı Filiz, diğerinin adı Suzan. Geldiğinde bu kez Akşam gazetesine girdi. Ben o sırada Günaydın’a geçtim. Yurdaer de Günaydın’a geldi. Sonra bu kadından ayrıldı. Yuardaer sonra İstanbul’da reklâm stüdyosu açtı. Bir kez daha evlendi. Karısı kanserden öldü. Levent’te evi vardı, o evini sattı. Bir ev Bostancı’da, bir ev de Bodrum’da aldı. Annesinden kalan evini de sattı.
      Yurdaer’in biri erkek, iki kardeşi vardı, ikisi de trafik kazasında öldü. Kız kardeşi Sarıyer dolmuşundayken bindiği araç denize uçtu. Kız araç içinde boğularak öldü. Yedek subay olan (asteğmen) erkek kardeşi de Kars’tan Erzurum’a ya da Erzurum’dan Kars’a giderken, binbaşı aracına alıyor. Onlar da trafik kazası geçiriyor, binbaşı da Yurdaer’in kardeşi de ölüyor.
                                                 Ergin Konuksever
     Bir müddet sonra bu kez Yurdaer Acar, İstanbul’da trafik kazası geçirdi. Köprücük kemiği kırıldı. Samatya SSK’da Emil Galip Sandalcı’nın ortopedist doktor olan kardeşi Metin Galip Sandalcı ameliyat etti. Şimdi Bodrum’da yaşıyor.
     Ben onu çok öğrenci olaylarının içine sokup fotoğraf çekmesini sağladım. İstanbul’a geldiğinde hala görüşürüz.
     Bu arada, Bodrum’da yaşayan ve Cemiyet kayıtlarındaki telefon numarasından ulaşamadığımız Yurdaer Acar’ın izini Ergin Konuksever’in yardımıyla bulduk. Telefonla konuya ilişkin sorularımızı yanıtladı. Acar, “Şu kadarını söyleyebilir, şimdiki bazı gazeteciler Asparagas konusunda bizi solladı” dedi. Acar, İstanbul’a geldiğinde buluşma sözü verdi. Tabii Ergin Konuksever ustamızla birlikte…
      Olayın bir diğer kahramanı Yener Tuğrul’un ise ABD’de yaşadığını öğrendik.
SÜLEYMAN BOYOĞLU