ORHAN KOLOĞLU
İşe tekaüt olmadan gazetecilikten ayrılan ünlü gazeteci Hikmet Feridun Es'in bir anısını aktararak başlamayı tercih ettim.
Karagöz gazetesi başyazarı Burhan Cahit Morkaya bir yazısında Paris'te hiç eşek yaşamadığını yazmış.
Bunun üzerine Hikmet Feridun da "olmaz olur mu tabii ki var" der. Tartışma artar "iki ayaklısı mı, yoksa dört ayaklısı mı?" şekline dönüşür. Tartışmaya diğer yazarlar da karışır. Asım Us başmakele yazar. Hepsinin Avrupa'da en çok uğradıkları yer olan devlet memurları - çoğunlukla hariciyeciler - işe karışır. Bu kez görevle gittikleri Avrupa'dan dönen her memura gazeteciler "gittiğiniz yerde eşek var mıydı?" sorusunu yöneltmeğe başlar.
Eşref Şefik'in "Ben Paris'te iken hem iki hem de dört ayaklısını görmüştüm" sözü bu kez ağzından Paris sözcüğü çıkan herkese aynı sorunun yöneltilmesine yol açmış. Böylece basınımız 1930'larda 2-3 yıl gününü eşek konusuyla - eşekçe demiyorum, estağfurullah - geçirmiş.
Günümüzün magazinci "manşetçi"leri arasından konuyla ilgilenen çıkmaz mı acaba?
Hatta bana da sorabilirler "Sen Paris'te iki yıl yaşadın, hiç görmedin mi?" diye.
Sonra aklıma geldi... Ya "sen de iki ayaklılarından mıydın yoksa?" diye çıkan olursa ne diyeceğim?
TGC Başarı Ödülleri Ön Seçici Kurulu Başkanları Orhan Koloğlu usta ile Basın İlan Kurumu Bayramoğlu Tatil Köyü'nde bir toplantı sonrasında görülüyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder