Bugün size Anadolu'nun bir çok kentinde toprak kazılarak açılan çukur içinde odun yakılarak ekmek, kete ve katmer pişirilen tandırı tanıtacağım. Ama bu tandırı fotoğraflamam Anadolu'da değil de İstanbul'un Yakacık semtinde oldu.
Kartal'a bağlı Yakacık-"Erzincan Mahallesi"nde Erzincan ilimize ait köy ürünleri (tulum peyniri, tereyağı, kavurma, kara kovan balı, dut ve üzüm pekmezi, kuşburnu reçeli, bakliyat ürünleri, kuru kayısı, tarhana, ceviz, Kemah tuzu ve tarhana) satan bir dükkânda tavsiye üzerine alış-veriş yaparken, Adının Yeter Yurt olduğunu öğrendiğim yaşlı bir teyzenin tandırda ekmek pişirdiğini fark ettim. Yeter teyzenin ekmek pişirdiği tandırın yer altında değil de beton zemin üzerine inşaa edildiğini gördüm. Hemen yanına yaklaştım:
-Kolay gelsin... Teyze zor olmuyor mu, bu kızgın ateş altında ekmek pişirmek?
- Yooo... Bu ne ki ben Erzincan'da daha zor şartlar altında pişiriyorum, dedi.
- Nasıl olur teyze! dedim
- Sen Erzincan sıcağını bilir misin?
- Az çok bilirim...
- Nereden bileceksin? Sen hiç Erzincan'a gittin mi?
- Gittim... Çünkü ben de Erzincanlıyım, dedim. Ama bizim ilçede sizin bu pişirdiğiniz şekilde ekmek pişirilmez, kete de hiç yapılmaz, dedim.
Yeter teyze başladı anlatmaya:
- Köy tandırı yer altına kazılır. Çukurun içi özel bir çamurla sıvanır. Güçlü ateş yakıldıktan sonra kalan korun güçlü ısısıyla ekmek, kete ve katmer yaparız. Yaparken kan ter içinde kalırız. Burada senin gördüğün o tür tandırdan değil.
- Nasıl?
- Bak gördüğün gibi bu tandır yer altında değil de beton zeminin üzerinde ve etrafı da şehir tuğlalarıyla çevrili. Ayrıca tandırı odun, çalı-çırpıyla değil de doğal gazla kızdırıyoruz.
Teyzenin anlattıklarını şaşkınlıkla dinlerken bir taraftan da tandırı incelemeyi sürdürdüm. Ardından kısa süreliğine tandırı benim için yakıp söndürmesini rica ettim. Yeter teyze dediklerimi yaparken, ben de bu fotoğraf karelerini çektim...
(Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder