Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Genel Kurulu, Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca yurttaşın, halkın sesini zulümle bastırarak rant ve siyasi hesapları doğrultusunda her istediğini yapabileceğini düşünen AKP iktidarına isyan ederek sokaklara döküldüğü bir atmosferde gerçekleştirildi. Gezi Parkı’ndan başlayan ve tüm ülkeye dalga dalga yayılan bu halk direnişine siyasal iktidarın yanıtı yine zulüm, zorbalık ve işkence oldu.
Polisin, demokratik haklarını kullanarak yaşam alanlarına sahip çıkmak isteyen insanlara gaz bombaları ve tazyikli suyla saldırması sonucu binlerce yurttaşımız yaralandı. Bu saldırılardan, halkın haber alma hakkı için zor koşullarda görevlerini yapmaya çalışan meslektaşlarımız da payını aldı. Çok sayıda meslektaşımız, polisin hedef gözeterek attığı gaz bombalarının kapsülleriyle, plastik mermilerle veya tazyikli suyla yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Bu direniş, hükümetin medya üzerindeki baskılarının bir sonucu olarak, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün içler acısı durumunu da bir kez daha ortaya koydu. Haber kanallarının da aralarında bulunduğu çok sayıda basın-yayın organının, iktidarın talebi doğrultusunda, alanda zor şartlarda çalışan basın emekçilerinin hazırladığı haberleri yayınlamayarak ve basmayarak sansürlediğine, bilinçli şekilde dezenformasyon yarattığına tanıklık ettik. Bunun sonucu olarak halk arasında ortaya çıkan tepkinin ise, alanda görev yapmakta olan basın emekçilere yöneldiğini üzülerek izledik.
TGS olarak altını çizerek belirtmek isteriz ki, medyanın sergilediği bu yanlış tutumun sorumlusu, alanda görev yapan basın emekçileri değil, basın özgürlüğünü ortadan kaldırarak kendi güdümünde bir medya yaratmayı hedefleyen siyasal iktidar ve bu iktidarla kurduğu çıkar ilişkisi çerçevesinde yayın politikalarını belirleyen medya patronlarıdır.
İşçi sınıfının bir parçası olan basın emekçileri ve onların temsilcisi Türkiye Gazeteciler Sendikası, haklı talepleri için Türkiye’nin dört bir yanında sokağa çıkan ve iktidarın zulmüne karşı direnen halkımızın yanındadır. Siyasal iktidar temsilcilerinin dillerinden düşürmediği demokrasi, 4 yılda bir sandığa gitmekten ibaret olan bir yönetim biçimi değildir. Ne kadar oy oranıyla gelmiş olursa olsun, hiçbir siyasal iktidarın halkın taleplerini yok saymaya, meydanların sesini şiddetle bastırarak halkına zulmetmeye hakkı yoktur. Barışçıl amaç ve araçlarla tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı direnişini selamlıyoruz.
Halkın gerçek gündemini görmezden gelen, bunun yerine siyasi iktidarın gündem belirlemesine yönelik dezenformasyona ve bilgi kirliliğine aracılık eden tüm gazete ve televizyon kuruluşlarını boykota çağırıyoruz.
Türkiye’de 63 gazeteci halen cezaevlerinde bulunmaktadır. Meslektaşlarımızın gazetecilik faaliyetlerinden ötürü hapsedildiğini, artık yalnızca Türkiye değil, tüm dünya kamuoyu bilmektedir. Türkiye’yi gazeteci hapishanesine çeviren AKP iktidarının, meslektaşlarımıza yönelik iftira, karalama ve yalanlarla bu durumu meşrulaştırma çabaları, sonuçsuz ve inandırıcılıktan uzaktır.
Sorun, yalnızca gazetecilerin hapsedilmesiyle sınırlı bir sorun değildir. Gazeteciler, hapsedilme ve işten atılma tehdidi altında görevini yapamaz, halkın gerçekleri öğrenme hakkına aracılık edemez hale getirilmek, susturulmak istenmektedir. Siyasi iktidarı eleştiren haberler yapan, yazılar yazan muhalif gazetecilerin ve yazarların işlerinden atılması, bu durumun somut bir göstergesidir.
TGS, basın ve ifade özgürlüğü mücadelesini bir adım öteye götürmek, hapsedilen, sansürlenen, işten atılan gazetecilerin sesi olmak için mücadelesini var gücüyle sürdürecektir.
AKP iktidarının ve medya patronlarının, basın emekçilerinin örgütlenmesini engellemek ve kazanılmış haklarını ortadan kaldırmak için yürüttüğü emek düşmanı politikalar herkesçe bilinmektedir. Türkiye’de basın emekçileri, iş güvenliğinden ve iş güvencesinden yoksun çalıştırılmakta, stajyerlik vb. adı altındaki uygulamalarla, kötü çalışma koşulları ve uzun mesailerle iliklerine dek sömürülmektedir. Bu gidişata dur demenin tek yolu sendikal örgütlenmeden, birlikte mücadele etmekten geçmektedir.
Basın emekçilerinin örgütlenmesi; iktidar odaklarının ve sermayenin baskısı karşısında güçlü bir karşı duruşun yaratılabilmesi; mücadelenin yükseltilmesi için büyük bir önem taşımaktadır. Bu karşı duruş ve mücadelenin güçlendirilmesi, yalnızca basın emekçileri için değil, halkın haber alma ve bilgilenme hakkı, ifade özgürlüğü ve demokrasi için de olmazsa olmaz bir gerekliliktir.
TGS İstanbul Şubesi olarak, bu yeni dönemde de tüm bu hedefler doğrultusunda mücadeleyi yükseltmek için var gücümüzle çalışacağımızı duyuruyoruz. Tüm basın emekçilerini TGS çatısı altında örgütlenmeye ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Öte yandan, Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi'nin dün yapılan Genel Kurulu'ndaki seçimler sonucunda Yönetim Kurulu Üyeliklerine Sibel Bahçetepe, Arzu Demir, Sevgim Denizaltı, Gökhan Durmuş ve Mustafa Kuleli, Denetleme Kurulu Üyeliklerine Vedat Arık, İsmail Muzaffer Özkurt ve Elçin Yıldıral, Disiplin Kurulu Üyeliklerine ise Songül Akbay, Özlem Güvemli ve Sedat Yılmaz seçildiler. TGS İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu önümüzdeki günlerde toplanarak görev dağılımı yapacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder