26 Eylül 2013 Perşembe

AVUSTURYA'DAKİ GENEL SEÇİMLER ÜZERİNE...


Erdal BOYOĞLU
        Avusturya'da genel seçimler 29 eylül 2013’de yapılacak. Türkiye kökenli milletvekilli adaylarından  Viyana'da Nurten Yılmaz (SPÖ) ve Alev Korun (Die Grüne) milletvekili olabilecek sıralarda . Tirol'de Kürt kökenli Aygül Berivan Aslan ’Die Grüne’den  parlementoya girmesi bekleniyor. Dolayısıyla bu seçimlerde 3 Türkiye kökenli milletvekili  Avusturya  ulusal parlamentosuna girmesi söz konusudur. Viyana’dan aday gösterilen  isimlerden Kemal Yıldız,  Şafak Akçay, Aziz Gülüm, Mustafa Yenici, Ekrem Resul Gönültaş ( Viyana’da islami kimliği ile öne çıkan bir isim), Öztürk Şenay, Aslan Ergen (Süryani kökenli), Aziz Miran (Güney Kürdistan kökenli), Mısır’lı Omar al Rawi (islami kimliği ile tanınıyor) SPÖ’nün milletvekili adayları. 
       
Yukarı Avusturya’da bir aday ise Fatma Küçükuncular, SPÖ saflarında politikaya atılmış bir göçmen. Adaylar listesindeki yerine gelince; Küçükuncular,“Oberösterreich Ülke Listesi“nde (Landesliste OÖ) 15. sıra adayı, eyalet listesinde (Bundesliste‘de) ise 236. sırada.
        ÖVP’den  Türkiye kökenli Şirvan Ekinci, Hasan Vural,  Mustafa İşcel, Arap kökenli Müslüman bir aday ise Salzburg’da aday oldu. ÖVP ve SPÖ Avusturya vatandaşı olan Müslümanların oylarını hedeflemektedir. Yabancı düşmanı parti olarak bilinen FPÖ’den Türkiyeli aday yok.
        Avusturya Komünist Parti’sinde (KPÖ) Salzburg'da  Türkiyeli  iki aday  Resul Şen (3. sırada), Süleyman Vurgun 6 sırada aday oldu. KPÖ’nün seçim çalışmaları çok kısıtlı ama oylarında kesin bir yükselme yapacağı beklenilmektedir.
        29 eylül 2013 seçiminde KPÖ’nün oylarını artıracağına inananlardanım. KPÖ’nün Graz’daki başarısının Avusturya geneline yansıyacağını düşünüyorum.  KPÖ Graz’da yüzde 20’e varan bir oy patlaması yapmıştı.
          İslami kimlikli Yeni Hareket gazetesi seçim değerlendirmesinde şöyle diyor: “’Seçimlerde hangi tarafız?. Yazılarımızı takip edenler bilirler (…) SPÖ ve ÖVP içinde  (…)  En azından Müslüman toplumun sözcüsü olurlar.  Dindarlara ve muhafazakârlara sırt çeviren Yeşiller’e biz de sırt çevireceğiz. Oy istemek için camilerimize, derneklerimize gelmesinler.”
          Anketler, 4 partinin seçim  barajı aşacağını  gösteriyor. 
           Avusturya işçi sınıfının kazandığı  sosyal devlet modelini, sosyal  hakları ortadan kaldırmak için tasarruf paketlerini devreye sokan SPÖ, ÖVP ve  FPÖ gibi partilerdi. Kendi aralarında hükümet ortaklıkları kurarak istedikleri kanunları meclisten geçirdiler. Göçmenlerin yasalar önünde eşit olmasını istemeyenlerde yine bunlardı. Avusturya vatandaşı olmayanların seçme hakkını kabul etmeyen de, işçiler arasında yerli ve yabancı ayırımı yapan, yabancı işçilerin aylıklarının yerlilerden daha az maaş almasını savunan da bu partiler. 
         Yabancı yasaları sürekli değiştirerek yabancılar aleyhine kanunlar çıkartanda bu  partiler. Hükümet ortaklığı yapan SPÖ ve ÖVP  ya da ÖVP-FPÖ yabancılar kanunları üzerinde oynuyorlar. 
               Palementodaki milletvekili sayısı 183’dir.
         Tamda bu noktada şunu belirtmekte yarar var. İslamcı adaylardan Hasan Vural, 23 Viyana'da yaptığı seçim konuşmasında asparagas iddialarda bulundu. "Yeşiller Partisi, 16 Viyana pazar yerinde Türklere kondom dağıtıyor. Jugent zentrum, Müslüman çocukları ailelerinden alınıp Hristiyan ailelere veriyor'' diye yaptığı açıklamasına ÖVP Viyana il başkanı sert tepki gösterdi: “'Hasan Vural bir daha böyle açıklamalar yaparsa görevinden alırız.'' Profil gazetesi yazarlarından Edith  ise “Bu açıklamaların somut olarak ispatlanması gerektiğini, yalan sözlerle insanları provokasyona getirilmesi son derece yanlıştır” diye köşe yazısına not düşüyor. 
         Anketlere göre  KPÖ ve BZÖ’nün seçim barajını aşması çok zor görülüyor.(Avusturya'da seçim barajı % 4)
        Avusturya işçi sınıfının kazandığı sosyal ve ekonomik hakları tasarruf paketleriyle ortadan kaldırılmasını  meclisten geçiren SPÖ, ÖVP ve FPÖ  göçmenlerin yasalar önünde eşit olmasını savunmuyorlar.
        İşçiler arasında yerli ve yabancı ayırımı yapan, yabancı işçilerin aylıklarının yerlilerden daha az maaş almasını savunan partiler.  FPÖ, ırkçılık yaparak, yabancı düşmanlığı üzerinden oylarını artıran bir parti. Avusturya televizyonu ORF 1'de FPÖ Başkanı Strache ile SPÖ Başkanı Faymann seçim tartışması yaptı. Tartışmanın son turunda, elinde bir afişle, ''Almanca konuşmuyor musunuz, Türk müsünüz? Niye Türkçe pankartlar bastırıyorsunuz. Siz bundan rahatsızlık duymuyor musunuz.'' diyen Strache, E.R.Gönültaş'ın hazırladığı Türkçe olan ''Bizim Başbakanımız Faymann '' afişini gösterdi.
       Eski Savunma Bakanı  Darobosch, SPÖ'nün seçim koordinatörü; “Türkçe kampanya yapmamız söz konusu değil. Türkçe kampanya yürütülemez, nerde varsa indirilecek” diye açıklamada bulundu.
       ÖVP'nin Entegrasyondan Sorumlu Eyalet Bakanı Kutz da seçim kampanyasında “Seçim dili mecburiyettir. Önemli olan Almancadır” diye açıkladı.
        Türkiye’de ki seçimlerde izlenen ırkçı tutum aklıma geldi; “Seçimlerde Kürtçe afiş olur mu? Kürtçe konuşulur mu?” tartışması gibi bir durum yaşandı Avusturya’da.
        Düşünsenize şöyle bir; sosyal demokratlar, sağcılar, ırkçılar aynı kulvarda birleşiyorlar. 1 milyon göçmen Avusturya'da yaşıyor. Ve bunların seçme hakkı yoktur. Avusturya'da 350 bin Türkiyeli yaşıyor. Utanç verici bir ırkçılık olayı yaşanıyor ve kimse bu olayı kınamıyor. Türk medyası olaya sessiz kalıyor. (Acaba Kürtlerle ilgili bir durum olsaydı nasıl bir tavır alırlardı.) 
        Avusturya’da seçmen sayısı 6.4 milyon. Parlamentoda ki milletvekili sayısı 183’dir. Şu an iktidarda iki partinin koalisyonu sürmektedir. SPÖ ile ÖVP  iki dönem iktidar ortaklığı yapıyor. 
               Tercihli oy aldatmacası...
         Avusturya Yeşiller Milletvekili Alev Korun’la Viyana Alevi Toplumu Lokâli’nde karşılaştık. Seçim çalışması için gelmediğini özellikle vurguladı. Ama yine de seçimler üzerine konuşmayı da ihmal etmedi. Çünkü lokâlde bulunanların soruları vardı. Alev Korun, sohbet de  şunları söyledi:
         “Her seçimde olduğu gibi 29 Eylül seçimlerinde de yine milletvekili aday bolluğunu görüyoruz. SPÖ ve ÖVP de seçim listelerinde arka taraflarda birçok göçmen ve Türkiye kökenli adaylar görüyoruz. Bu adayların hepsi, yerleri itibariyle sanki gerçekten meclise gireceklermiş gibi tercihli oy istiyorlar. SPÖ ve ÖVP  hep aynı oyunu oynuyor. Tercihli oy uygulamasıyla göçmen oylarını çantada keklik görüyorlar. Tercihli oyla desteklenen aday meclise giremiyor. Viyana Eyalet Meclisi seçimlerinde tercihli oy ile SPÖ’ye 6 bin oy kazandıran islamcı aday Gülsüm Namal’dı. Ne oldu Gülsüm Namal’a, bu seçimlerde aday bile değil.” 

         Avusturya’nın tek Türkiye kökenli Federal Milletvekili olan Alev Korun, SPÖ’nün ve ÖVP’nin tercihli oy aldatmacısına dikkat çekti. Korun, “Sosyal Demokrat Parti ( SPÖ ) ve Halk Partisi ( ÖVP ) partilerinde milletvekili adayı olan Türkiyeli adaylarla alay ediyor. Alay için listedeki yerlerine bakmaları yeterli olacaktır” diyor.
         Türkiye kökenlilerin seçilme şanslarının imkânsız olduğunu bunun sadece oy toplamak için en arka sıralarda aday gösterildiğine de işaret eden Korun, şöyle devam etti:
          “Mesela Viyana çıkaracağı milletvekili sayısı 10 ise SPÖ ve ÖVP, listelerinde 15’inci, 19’uncu, 28’inci, 45’inci ve 65’inci sıralarında Türkiye kökenli adaylar gösterilmektedir. Yani 15’inci sıradaki adayın bile meclise girebilmesi için SPÖ’nün ve ÖVP’nin oylarının beş kat artırması gerekiyor. Yani yüzde 500 yüzlük bir artış olması gerekiyor. Bunun imkânsız olduğu ortada değil mi? Viyana’da yaşayan sizler bunun farkında değil misiniz? Göçmenlere en ağır yabancılar kanunu çıkaran parti de SPÖ. Ayrıca tercihli oylarla seçilebilmek için sadece Viyana’da 30 bin civarında oy almak gerekiyor. Bunun ne kadar imkânsız olduğu da ortadadır. Adaylar tercihli oy toplayıp partilerine bağışlayacaklar. Bunu bugün itibariyle tespit ediyorum ve duymak isteyen seçmenlere söylüyorum. Seçimden sonra, ‘aman tercihli oyları verdik, yine göçmenlerin aleyhine kanun çıkartan partilere gitti. Adayımız da meclise giremedi’ diye kimse şaşırmasın. Çünkü bu oyuna gelindiği sürece bu böyle devam edecektir.”
         Bu arada, 29 Eylül seçimlerinde FPÖ’nün oylarını bölecek olan Neo Liberral Frank Stronach’dır. Stronach Kanada’da yaşayan çok zengin bir Avusturyalı.
                   Tercihli oyu istismar edenler 
           İslamcılar, camilere, derneklere gelen seçmenlerden seçim kartı almalarını istiyorlar. Muhtarlıklarda  mektuplu seçim kartı (Brief wahl karte) aldırarak, oy pusulalarına adayların isimlerini doldurup gönderiyorlar. (Avusturya'da seçimlerde  mektupla oy kullanma yöntemi yapılmaktadır.)
       29 Eylül seçimlerinde Türkiye kökenli Avusturyalıların oyları konusunda bir anket yoktur. Kime ne kadar oy verirler konusu Türk medyasında fazla yankı bulmadı. Avusturya basını da  Türkiyeli adaylara fazla yer vermedi. Avusturya'da yıllardan beri değişmeyen kurallar devam ediyor. Türkiyeliler arasında, kaç dönemdir arka sıralarda aday olanların ciddiye alınacak hiç bir önemi yok. Çünkü seçilemeyecek yerdedirler.
        Tercihli oyların bile faydası yok. Çünkü partilerin tercihli oyların çok fazla bir anlamı yok. İnsan bu kadar açık olarak kendini kandırabilir mi? diye sormak yersiz olur. Bilmemeleri mümkün değil, biliyorlar ama kendilerini kandırmaya ihtiyaçları var, onun için de böyle yapıyorlar.
        Avusturya vatandaşlığına geçen Türkiyelilerin sayısı yaklaşık 60 bin kişidir. Bu demektir ki 29 Eylül seçimlerinde Türkiyeli, seçmenler KPÖ, SPÖ, ÖVP,  Die Grüne, FPÖ, BZÖ, Die LİNKE gibi partilere oylarını verecekler. Bu demektir ki Türkiye kökenli Avusturya vatandaşı olanların oyları bu partiler arasında bölüşülecek. Peki, vatandaş olmayanlar? 
       Avusturya'da faaliyet gösteren SOS Mitmensch Pasoport önemsiz (Pass Egal)  ''Bu da benim seçimim'' mottosuyla alternatif seçim sandıkları kurdu. 24.9. 2013. Saat 15.00'de başlayan oy verme işlemlerine ilgi çoktu. Avusturya pasaportu olmayanlar oy  vermek için kuyruğa girdiler. Üç arkadaş gittik ama biz oy kullanamadık. İçişleri bakanlığı önünde başlayan göstermelik seçim sandıkları, 29 Eylül Cumartesi gününe kadar devam edecek.  Avusturya'da yaşayan bir milyon'un üzerinde insanın kendisini yönetecek insanları seçememesi, ne kadar demokrasiye uygundur? Bir milyon'dan fazla insan Avusturya vatandaşı değil. Ama 30-40 yıldır burada çalışıyorlar, burada yaşıyorlar. Ve bu insanların oy hakkı yoktur. Bu insanların oyu olmadan, bu seçim ne kadar demokratik bir seçim olabilir?  SOS Mitmensch'in tavır aldığı 'pass egal' etkinliği çok anlamlı ve doğru bir tavır. 

                          Seçime ilgisizlik...

      Avusturya’da oy verme hakkı olan Türkiyeli seçmenlerin geçen genel seçimde  kullandıkları oy % 20'dir. Burada seçimi boykot değil, ilgisizlik söz konusudur. 
       Avusturya’yı ziyaret  eden Başbakan Erdoğan, ''Avusturya vatandaşı olanlar bu ülkenin politikasında söz sahibi olmalıdır'' diye söylemişti. Türkiye’de yaşayan çocukların çocuk paraları kesildi. Türkiye kökenlilere çifte vatandaşlık yolu kapandı. Avusturya’da yaşayan Türkiye vatandaşları oy kullanma hakkının olmaması sorgulanmıyor. Türkiye’de yapılan seçimlerde burada oy kullanamıyorlar. Bunlara hiç bir çözüm üretemeyenler mangal da kül bırakmayanlar açıklamalarda bulunmaları ne kadar samimidir?
       Türkiye kökenli Avusturya vatandaşları ( milliyetçiler ve dinciler kendilerine göre  durumu kavradılar. Sosyal demokrat parti’den aday olmaları siyasal anlamda çelişki arz etse de, sosyal demokrat partiden aday olmalarını kimse yadırgamadı. Kimse merak da etmedi. Bunlar Avusturya da sosyal demokrat parti’ye üye oluyorlar, partinin kazanması için çaba sarf ediyorlar,  ama Türkiye de sosyal demokrat partinin kaybetmesi için mücadele ediyorlar. Türkiye’de ki seçimlerde oy kullanmak için uçakla ve  otobüsle gidiyorlar.
        Kürt kökenli Avusturyalıların,  Avusturya siyasetinde varlıkları hissedilmiyor. Avusturya vatandaşı Kürt sayısı hakkında açıklanmış bir rakam bulunmuyor.
        Kürt kökenli vatandaşların daha politik olduğunu düşündüğümüzde siyaset sahnesinde olmamaları büyük bir eksiklik… Büyük bir hatadır diye düşünüyorum.
        Avusturya’da insanların kalıcı olduklarını  düşündüğümüzde sosyalistlerin ciddi bir konsepti olmadığını görmekteyiz. Türkiye politikaları ile yakından ilgilendikleri kadar Avusturya’daki gelişmelerle ilgilenmiyorlar. Türk milliyetçileri ve dincileri kendilerini değiştirdiler ama sosyalistler ve Kürtler değişmemek için direniyorlar. Avusturya’nın politik çalışmalarına sıcak bakmıyorlar. Bakmadıkları gibi bunun teorisini yapanları bile eleştiriyorlar.

          1980’li, 90’lı yıllarda Avusturya toplumuyla, Avusturyalı partilerle en çok  bağı olan insanlar sosyalistler ve Kürtlerdi. Bugün ise Avusturyalı partilerle İslamcı ve milliyetçiler daha çok diyalog içindeler.
          Aradan geçen zamanda dinciler ve milliyetçiler örgütlenmelerini güçlendirdiler, önemli oranda yetkinleştiler ve her konuya müdahale edebilecek bir konuma geldiler. Avusturya’daki Türkiyeli sosyalistler ise Türkiye’de ki örgütlerin buradaki uzantısı olmanın ötesine gidemediği ve dolayısıyla da genel geçer söylemi aşamadığı için önemli bir gelişme gösteremediler.
         Aslında göçmenlik konusunda, ne kadar anladıkları da belirsiz, zira büyük bir konu olan göçmenlik hakkında, “göçmenler eziliyor, hakları verilmiyor” söyleminin ötesinde fikirleri bulunmuyor. 80’li yıllarda ‘‘göçmen‘‘ kelimesi ‘‘ devrimden kaçışın‘‘ bir manevrası olarak  döneklikle eş değer görülüyordu.
         Sonuç olarak yaşadığımız yerde, yaşadığımız alanın sorunlarına çözüm üretmeyen, ortakça, yan yana, dayanışma içinde olmayan bir durumla karşı karşıyayız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder