Futbolcularımızı Pele’ye
Maradona’ya, şarkıcılarımızı Madonna’ya Michael Jackson’a, siyasetçilerimizi
Churchill’e, Gandi’ye benzetiriz, bir türlü başarısından ötürü başarılı bir
Türk’e bir Kürt’e, bir Laz’a bir Çerkez’e benzetemeyiz. Acaba neden?
İşte bu benzettiklerimizden birisi de bugünlerde siyaset sahnesinde fırtınalar estiren Kemal Kılıçdaroğlu… Kılıçdaroğlu’nu kime mi benzettik? Hemen söyleyeyim; Hindistan’ın efsane lideri Mahatma Gandi’ye.
Ne zaman benzettik? Kim benzetti? İşte orası biraz karışık, ama 2009 yılında bu lakabın takıldığı kesin gibi… Nasıl mı şöyle; 9 Şubat 2009 tarihinde o tarihte Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapan Fatih Çekirge, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili “Beyoğlu Sokaklarında Bir ‘Gandi’ Yürüyüşü” başlıklı bir yazı kaleme alıyor. Beyoğlu-İstiklâl Caddesi’nde taksicisinden öğretmenine, esnafından yurttaşına kadar herkesin yanına yaklaşıp; “Bu şehri hem yolsuzluktan hem de kirlilikten temizleyin. Seni bekliyoruz Kemal Ağabey’ dediklerini ve yoğun bir ilgiyle karşılandığını yazıyor.
GANDİ DİYE BAĞIRIYORLAR
Yazısının sonlarına doğru
ise asıl konuya geliyor ve şöyle devam ediyor:
“Kılıçdaroğlu’nun önü
çevriliyor. Küçük bir miting yaşıyoruz. Bu ilgi sandıkta oya dönüşür mü
bilmiyorum. Ama eğer dönerse AKP’nin İstanbul’daki 15 yıllık iktidarı için bu
çok zorlu bir rekabet demektir…
Kılıçdaroğlu yürürken
arkasından kimi Hindistan’ın halk hareketi öncüsü ‘Gandi’ diye bağırıyor.
Kimisi Ecevit gibi diyor.
ECEVİT-İNÖNÜ KARIŞIMI…
O tarihte (22 Mart 2009)
Vatan gazetesinde yazan Mehmet Tezkan
da “Kılıçdaroğlu Rüzgârı” başlıklı yazısında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun
İstanbul’da güçlü bir rüzgar estirdiğini, Silivri Mitingi’nde yurttaşların
sevdikleri bir adamı, yeni bir yüzü bekler gibi bekler bulduklarını söylüyor.
Tezkan, şöyle devam ediyor:
“Kılıçdaroğlu geldiğinde
ortalık yıkıldı. İnsanlar temas etmek istiyor, dokunmak istiyor… İlgiyi şöyle
anlatabilirim.. CHP’nin adayı geldi, dinledik, alkışladık, gitti gibi anlık,
kısa süreli değil. Umut olarak görüyorlar.. Bir şeyleri ‘değiştirecek, benim
adıma hesap soracak’ kişi gözüyle bakıyorlar.. Yetim hakkının muhafızı..”
Tezkan, Kılıçdoroğlu’nun;
“AKP hortumunun ucu İstanbul’da, hortumlarını keseceğiz, soyulmaktan bıkmadınız
mı, Yoksula biz de yardım yapacağız ama onurunu kırmadan’ deyince alanın
tepkisi görülmeğe değerdi” diyordu.
Tezkan, aynı ilginin
Halkalı’da, Başahşehir’de de gösterildiğini vurguluyor, şunları söylüyor:
“Silivri mitinginden sonra
Kılıçdaroğlu ile aynı minibüse bindik.. Sanki birkaç dakika önce insanların
elini sıkmak için üzerine atladığı, güç bela minibüse binen siyasetçi kendisi
değildi… Sakin, sessiz, mütevazı! Sadece
Topbaşı’ı değil Başbakan Erdoğan’ı da zorlayan değildi sanki… Konuşmasını
dinlerken nasıl anlatsam diye düşündüm…
Ama zaman zaman da Erdal
İnönü’yü hatırlatıyor. . Duruşuyla, tebessümüyle, sakinliğiyle… İnönü’nün
kısası.. Ama sakin sakin konuşurken öyle bir çıkış yapıyor ki, saçlarını
boyatsa sanırsınız ki Ecevit geri geldi. Bu yüzden tam karar veremedim. İkisine
de benziyor. Haydi şöyle diyelim, Ecevit-İnönü karışımı…
Yoksa.. Gandi mi desek…
Bilemiyorum..”
“Tamamı ‘belgeli’
yolsuzluk iddialarıyla büyük sempati toplayan Kılıçdaroğlu, dosyalarıyla
tanındı. Girdiği siyasi düellolarda daima belgeleri ortaya koyarak çalıştı.
Sakin yapısıyla siyasetin tansiyonunu hiç yükseltmedi. Bu tavrına halk da büyük
ilgi gösterdi. İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın
karşısına rakip olarak çıktığında ‘Rakibim Topbaş değil, Erdoğan’dır’ diyordu.
Açıkladığı yolsuzluk dosyaları gündeme bomba gibi düştü. İstanbul’da kendisinin
koyduğu yüzde 40 oy oranını tutturdu. Aldığı oylarla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın
başkanlığından bu yana AKP’nin kalesi olan İstanbul’u sarstı. En çok da destek,
kadın ve gençlerden geldi.”
Prof. Dr. Erol Manisalı ise 3 Nisan 2009 tarihli ve “Gandi Kemal’e Selam…”
başlığıyla kaleme aldığı yazısında şunları kaydetti:
“Halk kime destek verdi,
kimi cezalandırdı, kimlere uyarıda bulundu? Büyüklerden CHP ve MHP destek
aldılar. Bu desteğin nelere ve niçin verildiğini iyi görmek gerekir. CHP’de
desteği Kılıçdaroğlu değil, ‘onun duruşu, kimliği ve savunduğu görüşler’ aldı.
Hatırlayalım, Kemal
Kılıçdaroğlu hangi görüşleri savundu? Sosyal devlet, kamusal yararı ve makro
(bütüncül) iktisadi ve sosyal politikaları savundu. Solcu, toplumcu, halkçı
öğeleri ‘çağrıştıran’ gerçekleri vurguladı. Vurgunları, soygunları öne
çıkararak, bir anlamda düzene karşı çıktı.
Kemal Kılıçdaroğlu, ününü
tüm Türkiye’de hatta dünyada duyurmaya başlayınca “Gandi Kemal” lakabı
üzerinden tartışmalar da başladı. 20 Mayıs 2010 tarihinde Medyatava’ya bir
açıklama gönderen ressam ve siyasetçi Bedri
Baykam, bu benzetmeyi Mehmet Tezkan’ın yazısından yaklaşık bir ay önce
Cumhuriyet gazetesindeki yazısında kendisinin yaptığını yazdı. Baykam’ın
açıklaması şöyle:
Bedri Baykam, 17 Şubat 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısını ise şöyle
bitiriyor:
“Cumartesi öğleyin Kadın
Araştırmaları Derneği’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu sivil toplumlarla buluşturduğu
yemeğe, Yurtsever Hareket sözcüsü olarak katıldım. Kılıçdaroğlu’nu dinlemek bir
keyif, kazanması en büyük keyif, kazanması en büyük dileğimiz. Son derece klas,
kibar, güven veren ve espritüel bir insan.
Kılıçdaroğlu bizim
Gandi’miz olmaya aday ve bu tarihi kişiliğe de çok benziyor! Ve ben, iş işten
geçmeden, ‘Neden mağlup olduk’ sorusuna yanıt aranmadan, bu bölünme tehlikesini
o toplantıda açıkça ortaya döktüm ve tüm katılımcılar büyük destek verdiler.”
(Yazı ve fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Not: Bu arada CHP eski
genel başkanlarından ve başbakanlardan Bülent
Ecevit’e “Karaoğlan” lakabını,
1972 ya da 73 yılında İsmet İnönü’yü siyaset sahnesinden çekilmek zorunda
bıraktıktan sonra gittiği Kars’ın Susuz ilçesinde Şahzade Şahin adlı bir kadının taktığı söylenir.
Eski başbakanlardan Süleyman Demirel’e de “Çoban Sülü” lakabını bir röportajında
yakın bir zamanda kaybettiğimiz gazeteci Ergin
Konuksever taktı. Konuksever, bu adla da 1969 yılında bir kitap yazdı.
Her iki siyasetçinin de
lakapları yurttaşlar tarafından tutuldu ve sevildi…
GELİYOR GELMEKTE OLAN
YanıtlaSil