12 Mayıs 2023 Cuma

"GANDİ KEMAL" ÇANKAYA YOLUNDA...

    Ülkemizde futbolcusundan siyasetçisine, sesinden giyimine bakarak sanatçılarımıza lakap takmada her halde dünyada üstümüze yoktur… Bir terzi ustası, bir duvar ustası gibi bu lakapları başarılı olsun olmasın insanlarımızın üstüne şıp diye giydirir ya da oturturuz…

    Futbolcularımızı Pele’ye Maradona’ya, şarkıcılarımızı Madonna’ya Michael Jackson’a, siyasetçilerimizi Churchill’e, Gandi’ye benzetiriz, bir türlü başarısından ötürü başarılı bir Türk’e bir Kürt’e, bir Laz’a bir Çerkez’e benzetemeyiz. Acaba neden?

    İşte bu benzettiklerimizden birisi de bugünlerde siyaset sahnesinde fırtınalar estiren Kemal Kılıçdaroğlu… Kılıçdaroğlu’nu kime mi benzettik? Hemen söyleyeyim; Hindistan’ın efsane lideri Mahatma Gandi’ye.

    Ne zaman benzettik? Kim benzetti? İşte orası biraz karışık, ama 2009 yılında bu lakabın takıldığı kesin gibi… Nasıl mı şöyle; 9 Şubat 2009 tarihinde o tarihte Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yapan Fatih Çekirge, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili “Beyoğlu Sokaklarında Bir ‘Gandi’ Yürüyüşü” başlıklı bir yazı kaleme alıyor. Beyoğlu-İstiklâl Caddesi’nde taksicisinden öğretmenine, esnafından yurttaşına kadar herkesin yanına yaklaşıp; “Bu şehri hem yolsuzluktan hem de kirlilikten temizleyin. Seni bekliyoruz Kemal Ağabey’ dediklerini ve yoğun bir ilgiyle karşılandığını yazıyor.

                GANDİ DİYE BAĞIRIYORLAR

    Yazısının sonlarına doğru ise asıl konuya geliyor ve şöyle devam ediyor:

    “Kılıçdaroğlu’nun önü çevriliyor. Küçük bir miting yaşıyoruz. Bu ilgi sandıkta oya dönüşür mü bilmiyorum. Ama eğer dönerse AKP’nin İstanbul’daki 15 yıllık iktidarı için bu çok zorlu bir rekabet demektir…

    Kılıçdaroğlu yürürken arkasından kimi Hindistan’ın halk hareketi öncüsü ‘Gandi’ diye bağırıyor. Kimisi Ecevit gibi diyor.

    Gerçekten de Kılıçdaroğlu’nun sakin burnu yukarılarda olmayan sıcak ve halktan görüntüsü etkiliyor. Ben bu yürüyüşü yıllar önce Samsun’da, Trabzon’da, Mersin’de ve Zonguldak sokaklarında yürüyen Ecevit’te de görmüştüm. Garip bir halk elektriği var. Bu elektrik, bu atmosfer öyle okumakla, plan yapmakla büyük reklam ajanslarıyla anlaşıp kampanyalar düzenlemekle olmuyor. Bu yüzden ‘garip bir halk elektriği’ diyorum.”

             ECEVİT-İNÖNÜ KARIŞIMI…

    O tarihte (22 Mart 2009) Vatan gazetesinde yazan Mehmet Tezkan da “Kılıçdaroğlu Rüzgârı” başlıklı yazısında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da güçlü bir rüzgar estirdiğini, Silivri Mitingi’nde yurttaşların sevdikleri bir adamı, yeni bir yüzü bekler gibi bekler bulduklarını söylüyor. Tezkan, şöyle devam ediyor:

    “Kılıçdaroğlu geldiğinde ortalık yıkıldı. İnsanlar temas etmek istiyor, dokunmak istiyor… İlgiyi şöyle anlatabilirim.. CHP’nin adayı geldi, dinledik, alkışladık, gitti gibi anlık, kısa süreli değil. Umut olarak görüyorlar.. Bir şeyleri ‘değiştirecek, benim adıma hesap soracak’ kişi gözüyle bakıyorlar.. Yetim hakkının muhafızı..”

    Tezkan, Kılıçdoroğlu’nun; “AKP hortumunun ucu İstanbul’da, hortumlarını keseceğiz, soyulmaktan bıkmadınız mı, Yoksula biz de yardım yapacağız ama onurunu kırmadan’ deyince alanın tepkisi görülmeğe değerdi” diyordu.

    Tezkan, aynı ilginin Halkalı’da, Başahşehir’de de gösterildiğini vurguluyor, şunları söylüyor:

    “Silivri mitinginden sonra Kılıçdaroğlu ile aynı minibüse bindik.. Sanki birkaç dakika önce insanların elini sıkmak için üzerine atladığı, güç bela minibüse binen siyasetçi kendisi değildi… Sakin, sessiz, mütevazı!  Sadece Topbaşı’ı değil Başbakan Erdoğan’ı da zorlayan değildi sanki… Konuşmasını dinlerken nasıl anlatsam diye düşündüm…

    Fizik yapısı Ecevit’e benziyor..

    Ama zaman zaman da Erdal İnönü’yü hatırlatıyor. . Duruşuyla, tebessümüyle, sakinliğiyle… İnönü’nün kısası.. Ama sakin sakin konuşurken öyle bir çıkış yapıyor ki, saçlarını boyatsa sanırsınız ki Ecevit geri geldi. Bu yüzden tam karar veremedim. İkisine de benziyor. Haydi şöyle diyelim, Ecevit-İnönü karışımı…

    Yoksa.. Gandi mi desek…

    Bilemiyorum..”

    “Gandi Kemal” 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde CHP’nin 2004 yerel seçimlerinde aldığı yüzde 24.4’lük oy oranını yüzde 38,3’e çıkardı. CHP’nin İstanbul’da sahip olduğu dört ilçe belediye sayısını 10’a yükseltti. Hürriyet gazetesinden Selçuk Yaşar, 30 Mart 2009’da “Gandi Kemal’ mucizesi ile ilgili şunları yazdı:

    “Tamamı ‘belgeli’ yolsuzluk iddialarıyla büyük sempati toplayan Kılıçdaroğlu, dosyalarıyla tanındı. Girdiği siyasi düellolarda daima belgeleri ortaya koyarak çalıştı. Sakin yapısıyla siyasetin tansiyonunu hiç yükseltmedi. Bu tavrına halk da büyük ilgi gösterdi. İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın karşısına rakip olarak çıktığında ‘Rakibim Topbaş değil, Erdoğan’dır’ diyordu. Açıkladığı yolsuzluk dosyaları gündeme bomba gibi düştü. İstanbul’da kendisinin koyduğu yüzde 40 oy oranını tutturdu. Aldığı oylarla Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığından bu yana AKP’nin kalesi olan İstanbul’u sarstı. En çok da destek, kadın ve gençlerden geldi.”

                                 “GANDİ KEMAL’E SELAM”…

    Prof. Dr. Erol Manisalı ise 3 Nisan 2009 tarihli ve “Gandi Kemal’e Selam…” başlığıyla kaleme aldığı yazısında şunları kaydetti:

    “Halk kime destek verdi, kimi cezalandırdı, kimlere uyarıda bulundu? Büyüklerden CHP ve MHP destek aldılar. Bu desteğin nelere ve niçin verildiğini iyi görmek gerekir. CHP’de desteği Kılıçdaroğlu değil, ‘onun duruşu, kimliği ve savunduğu görüşler’ aldı.

    Hatırlayalım, Kemal Kılıçdaroğlu hangi görüşleri savundu? Sosyal devlet, kamusal yararı ve makro (bütüncül) iktisadi ve sosyal politikaları savundu. Solcu, toplumcu, halkçı öğeleri ‘çağrıştıran’ gerçekleri vurguladı. Vurgunları, soygunları öne çıkararak, bir anlamda düzene karşı çıktı.

    Ona Gandi Kemal adı bunun için takıldı. Dolaylı yoldan da olsa, ‘yalnız vurgunlara karşı değil, dış ve iç sömürücülere meydan okuyan’ bir duruş sergiledi.  Kılıçdaroğlu, duruşu ve savunduğu görüşleri ile ‘kısmen de olsa halkın bu taleplerine yanıt verdiği için büyük destek aldı ve Gandi Kemal oluverdi’.”

    Kemal Kılıçdaroğlu, ününü tüm Türkiye’de hatta dünyada duyurmaya başlayınca “Gandi Kemal” lakabı üzerinden tartışmalar da başladı. 20 Mayıs 2010 tarihinde Medyatava’ya bir açıklama gönderen ressam ve siyasetçi Bedri Baykam, bu benzetmeyi Mehmet Tezkan’ın yazısından yaklaşık bir ay önce Cumhuriyet gazetesindeki yazısında kendisinin yaptığını yazdı. Baykam’ın açıklaması şöyle:

    “Bugün Medyatava’da gördüğüm ‘Gandi Kemal’ lakabını ilk Mehmet Tezkan mı Fatih Çekirge’mi kullandı tartışmasına bir açıklama getirmek istiyorum. Mehmet Tezkan kendi yazısının 22 Mart 2009 tarihli olduğunu söylüyor. Benim ilişikte size yolladığım, kendi köşemde kullandığım Gandhi yakıştırması ve benzetmesi ise Cumhuriyet gazetesinde 17 Şubat 2009 tarihinde köşemde yayınlandı. Öte yandan Fatih Çekirge’nin bunu daha önce bir yerde yayınlayıp yayınlamadığını bilmiyorum, onu sizin kendisine sormanız lazım.”

    Bedri Baykam, 17 Şubat 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazısını ise şöyle bitiriyor:

    “Cumartesi öğleyin Kadın Araştırmaları Derneği’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu sivil toplumlarla buluşturduğu yemeğe, Yurtsever Hareket sözcüsü olarak katıldım. Kılıçdaroğlu’nu dinlemek bir keyif, kazanması en büyük keyif, kazanması en büyük dileğimiz. Son derece klas, kibar, güven veren ve espritüel bir insan.

    Kılıçdaroğlu bizim Gandi’miz olmaya aday ve bu tarihi kişiliğe de çok benziyor! Ve ben, iş işten geçmeden, ‘Neden mağlup olduk’ sorusuna yanıt aranmadan, bu bölünme tehlikesini o toplantıda açıkça ortaya döktüm ve tüm katılımcılar büyük destek verdiler.”

    “Gandi Kemal” lakabını kim bulursa bulsun, kim önce yazarsa yazsın Kemal Kılıçdaroğlu, gerek televizyon kanallarında terlettiği siyasetçiler olsun, gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında gösterdiği performans olsun, gerek 15 Haziran 2017'de Ankara’dan başlattığı 9 Temmuz 2017'de İstanbul’da sonlandırdığı “Adalet Yürüyüşü” olsun, gerekse 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri olsun, gösterdiği büyük performans, sabır ve olgunluk çoktan Mahatma Gandi’yi aştı..

    Şimdi ben de hep bir ağızdan gür bir sesle; “Geliyor Gelmekte Olan Bizim Kemal” diye bağırmalıyız diyorum… 

(Yazı ve fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)

    Not: Bu arada CHP eski genel başkanlarından ve başbakanlardan Bülent Ecevit’e “Karaoğlan” lakabını, 1972 ya da 73 yılında İsmet İnönü’yü siyaset sahnesinden çekilmek zorunda bıraktıktan sonra gittiği Kars’ın Susuz ilçesinde Şahzade Şahin adlı bir kadının taktığı söylenir.

    Eski başbakanlardan Süleyman Demirel’e de “Çoban Sülü” lakabını bir röportajında yakın bir zamanda kaybettiğimiz gazeteci Ergin Konuksever taktı. Konuksever, bu adla da 1969 yılında bir kitap yazdı.

    Her iki siyasetçinin de lakapları yurttaşlar tarafından tutuldu ve sevildi…

 

 

 

 

  

1 yorum: