26 Nisan 2012 Perşembe

BİR ÖDÜL HİKÂYESİ...



                         TGC GENEL SEKRETER YARDIMCISI ZAFER ATAY: 
                    CEMİYETİMİZİN ÖDÜLÜNÜ ALACAĞIM TARİHTE 
                    KIBRIS BARIŞ HAREKATI OLDU

         "Yıl 1974. İnceleme dalında “Avusturalya Röportajı” ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ödülünü kazandım. Aynı yılın Temmuz ayında Tarabya Oteli’nde düzenlenecek törenle ödüllerimizi alacaktık. Nişanlıma haber yolladım. Fiyakalı bir gece elbisesi diktirmesini söyledim. Hazırlıkları tamamladık, 14 Temmuz’da evlendik. 16-17 Temmuz tarihlerinde balayı için Yalova’ya gittik.
        20 Temmuz sabahı hoparlörden gelen bir sesle uyandım. Rahmetli Bülent Ecevit’in sesiydi. “Ordularımızın Kıbrıs’ta ilerlediğini, ateş açılmaması halinde kimseye zarar verilmeyeceği” şeklindeki ünlü konuşmasını duydum. Eşime hemen ‘Hazırlan gidiyoruz’ dedim. “Nereye” dedi. ‘Ben gazeteye gidiyorum; yollarlarsa Kıbrıs’a gideceğim’.
       Yalova’dan ilk vasıta ile İstanbul’a döndük. Eşimi eve yolladım, ben doğru Cağaloğlu’ndaki Tercüman gazetesine gittim. İki uykusuz geceden sonra banyo yapmak ve üstümü değiştirmek için eve döndüm. Döndüğümde eşim çok tedirgindi çünkü gece karartma vardı, dışarı çıkamıyordu. ‘Korkuyu yut. Gazeteci eşleri korkmaz’ dedim. Tekrar gazeteye döndüm.
Tabii gazetecilik başarı ödülleri töreni iptal edilmişti. Bizim ödülümüzü törenle almak hayalimizde uçup gitmişti.
       Bir gün Gazeteciler Cemiyeti’ne uğradım. Genel sekreterimiz rahmetli Mustafa Yücel odasından çıktı; “Zafer gel buraya” diye seslendi. Yanına gittim, “Al ödülünü” dedi ve ödülümü elime tutuşturdu. Ben de aldım çıktım gazeteye döndüm. Akşam eşime gösterdim; ‘İşte ödül’ dedim. O da “Gitti bizim gece elbisesi” dedi, gülüştük.
      Ödülü uzun yıllardır kütüphanemde idi, bir gün baktım yürümeye başlayan küçük kızım ödülü düşürmüş, ödülü sembolize eden hokkanın içindeki kalemi kırmıştı. Uzun süre o kalem ödülün kenarında durdu. Geçtiğimiz aylarda ödülü yapan eski dostum Vartan Usta’ya ‘Şuna bir çare bul’ dedim. Plaketi kendisine verdim. O da kalemi yerine taktı, hem de temizledi. Yıllar sonra ödülüm yine kütüphanemdeki yerini sağlam olarak aldı.
      Daha sonraki yıllarda Cemiyet tüzüğünde yer alan özel maddeden dolayı bazı organlarda ve yönetimde görev aldığım için yarışmalara bir daha girme şansım olmadı. 18 yıldır bu görevlerde bulunuyorum…"
(Süleyman Boyoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder