YAZARLAR
NASIL ÇALIŞIRLARDI?
Kuruluş tarihi
1 Ocak 1934 tarihli aylık fikir, sanat gazetesi “Yeni Adam”ın Ekim 1970 tarihli
830. sayısında Füsün İplikçi’nin hazırladığı bir sayfada “Yazarlar Nasıl
Çalışırdı?” başlıklı yazıda Voltaire’nin kendini önemsemez bir halde saçsız
kafasına bir fular sararak, Balzac’ın gece yarısı kalkıp, durmadan kahve
içerek, Victor Hugo’nun ayakta, Jean Jacques Rousseau’nun kırlık yerde, Gustave
Flaubert’in odasında dolaşarak, Theophile Gautier’in matbaada, Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın diz çökerek yazdığı anlatılıyor..
Füsun İplikçi'nin, “Yazarların eserlerini yazdıkları sürece kazandıkları birçok alışkanlıkları
vardır. Yazarların bütün bu alışkanlıkları büyük bir cildin konusu olabilir.
Biz onların hepsini değil, bir kaçını anlatacağız” dediği ve irdelediği yazarlardan bazıları
şunlar:
Bosset:
Bosset yazı yazarken, kanın beyninde toplanmasını ve bu
suretle fikrin diriliğini elde etmeye çalışarak, çıplak ayaklarını mermerin
üstüne koyarmış.
Voltaire:
Voltaire ise kendini önemsemez bir halde saçsız kafasına bir
fular sarar, pamuklu bir robdöşambr giyer, böylece Felsefe Kamusu’nu veya
tarihi eserlerini yazar, yahut ta bir kâtibe dikte edermiş.
Hüseyin Rahmi Gürpınar:
Hüseyin Rahmi Gürpınar romanlarına başlamadan evvel çalışma
odasına koltukları sırayla dizer, sonra birinci koltuktan başlayarak her biri
önünde diz çöker kâğıtlarını üstüne koyup yazarmış. Her koltuğun önünde onar on
beşer dakika çalışırmış.
Jean Jacques Rousseau:
Jean jacqgues Rousseau için kırlık bir yerde çalışmak
gerekliydi. Onun da dediği gibi Montmorency ormanı onun çalışma odasıydı.
Buradan Platrerie caddesindeki tavan arasına giderdi. Önce lamba yakmadan
robdöşambrını ve pamuklu kumaştan yapılmış takkesini giyer, sonra yazmaya
başlardı. Odasında her zaman için kenarları kırılmış porselen bir vazoda çiçek
bulunur, böylece çok sevdiği tabiatı hatırlamak isterdi.
Balzac:
Balzac gece yarısı kalkar, sırtına bir papaz cübbesi
geçirir, durmadan kahve içerek yedi kollu bir şamdanın ışığında yazardı.
Gerar de Nerval:
Gerar de Nerval ceplerine küçük bir mürekkep şişesi, bir
paket uç, bir parça kurutma kâğıdı koyar, ayrıca yanında portatif bir masa
taşırdı. Sonra kahveden kahveye dolaşarak küçük küçük kâğıtların üstüne bir
şeyler karalardı. Rahatsız edilmekten hoşlanmadığı için tanıdık birine
rastlayınca eşyaları ile birlikte kahveden kahveye taşınırdı.
Victor Hugo:
Victor Hugo ayakta yazardı.
George Sand:
George Sand ise geceleri durmadan sigara içerek çalışırdı.
Sabahın dördünde bir roman bitirirdi. Hiç okumadan kâğıtlarını dörde büker,
Revuedes Mondes adresini yollar, tekrar çalışmaya başlardı.
Gustave Flaubert:
Gustave Flaubert de Croisset’teki evinde çalışırdı. Derin
acıları orada çeker, bin bir tereddütten sonra bir cümleyi bitirirdi. Odasında
dolaşarak yüksek sesle cümlesini hecelerdi.
Theophile Gautier:
Theophile Gautier tefrikalarını mürekkep kokusundan ve
makinelerin gürültüsünden ilham alarak matbaada yazardı. Bir cümle ayakları
üzerine düşen kedi gibidir derdi.
(S.B)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder