19 Şubat 2012 Pazar

TRT ANILARI... (2)

                              

Gürcan ARITÜRK
   
 "İnsan bazen, yaşadı mı, duydu mu, filmde mi seyretti, okudu mu, hayalini mi gördü, karıştırıyor. Yaşam biraz da bu karmadan ibaret…  O yüzden anılara güven olmaz ama anılarsız da olmaz. Anılar olmadan insanlar ot gibi olur. Umarım bu anılar hoşunuza gider, kimi zaman anlatacak kimse olmasa bile hatırlamak yeterince güzel!
     Aşağıdaki kimilerini benim yaşadığım kimilerini gördüğüm ya da duyduğum TRT anılarını eski bir toplu fotoğrafa bakarak anında-bir çırpıda yazdım, aklıma gelenleri kalın delikli bir süzgeçten geçirdim, eminim siz okurken daha ince eleyip sık dokuyacaksınızdır!


 Kaçak et kesen kasap ve gazetecilikte etik

Ankara'daki TRT stajyer muhabir kursundaydık, tek başına ya da ikişer kişiden birer TV haberi isteniyordu, beğenilirse gerçekten yayınlanacaktı. Ben ve Yavuz Yorulmaz, Çankaya Belediyesi'nin desteğiyle kaçak et kesen-satan kasap konusunu işleyecektik. Fikir Yavuz Yorulmaz'dan çıkmıştı, belediye yetkilileriyle sözleştik, Çankaya'daki bir kasaba sabah saatlerinde baskın yaptık, üst tarafı çok güzel ve temiz görünüyordu kasabın. Alt katta ise sepetlere atılmış çamaşırlar gibi kaçak etler duruyordu. Nokta atışı yapılmıştı, zaten o kasabın kaçak et bulundurduğu biliniyordu eminim. Madem biliniyordu bu kasap, TRT'den 2 muhabir adayının haber yapması mı bekleniyordu? Bu soruyu yeni yetme bir gazeteci ve güzel bir haber yakalamanın heyecanıyla kendi kendime sorabilmiş miydim, emin değilim.
Buradan hemen yıllar sonraya Mümtaz Soysal'ın Dışişleri Bakanlığı yaptığı döneme gittim. Mümtaz hoca, özel televizyonlardan Star TV'nin olduğu ve uzaktan kumanda ile muhabirlerine soru sordurulduğu dönemde, bir soru üzerine gazetecilik mesleğine en büyük zararın mesleğe yeni başlayanlarca verildiğini söylemişti. Gerekçesi de şuydu: Kendini göstermek isteyen yeni gazeteci hiçbir etik tanımaz.

Dış Haberlere ağırlık verilmesi

Dönemin TRT Haber Dairesi Başkanı Cafer Demiral, bir gün eşine, o akşam, o zamana kadarki TRT tarihinin en iyi ana haber bültenini hazırladıklarını söylerken "Çünkü çok dış haber kullandık" diyordu. O zaman dış haberlerin çok kullanılması hem teknolojiyi kullanma -uzaktaki görüntüler eve geliyordu-gösterisi, hem de iç haberlerden, özellikle protokol haberlerinden kaçma ya da onların verdiği sıkıntıyı dağıtma imkânıydı. Sonradan dış haber kullanılması o kadar hoşa gitti ki, Türkiye'de ölen işçiler yerine dünyanın öbür tarafında yaralanan işçiler haber oldu! Neyse ki sonradan denge sağlandı.

TV haberinde montajın önemi

TRT stajyer muhabirlik kursunda Tolgay Badakul'un anlattığı TV haberinde montajın önemi hâlâ kulaklarımda. "3 kare var elimizde" demişti Badakul, "Biri gülen bir adam, diğeri somurtan bir adam, son kare de bir silahın doğrultulması". "Bunlardan önce gülen adam sonra silahın doğrultulması, sonra da somurtan adamı montajlarsanız arka arkaya, adam, gülen adam silahı görünce korkmuş, çekinmiş, gülmeyi bırakmış anlamı çıkar, Tersini yaparsanız ise silah doğrultulunca kendisine, gülen, o silahı önemsemeyen, hafife alan bir adam portresi çıkar ortaya"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder