(Fotoğraf: S. Boyoğlu)
12 Eylül askeri darbesi sonrası Zincirbozan ve Hamzakoy’da zorunlu ikamete tabi
tutulan eski başbakanlardan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve öteki siyasiler
bir süre sonra Ankara’ya döndüler. Siyasilerden çoğu köşesine çekilirken,
Bülent Ecevit, asıl mesleğine döndü ve “Arayış” dergisini çıkardı. Arayış
dergisindeki yazılarından dolayı birkaç kez yargılandı. O sıralar Anadolu
Ajansı’nda foto muhabiri olarak görev yapan Caner Gören, gazetecilik hayatının
en önemli fotoğraflarından birini Bülent Ecevit eski Ankara Adliyesi’ne
inzibatlar arasında getirilirken çekti. Bu fotoğrafı yıllar sonra Foto
Muhabirleri Derneği’nin yayın organı olan “Foto Muhabiri” dergisinin Haziran
2012 tarihli 13. sayısının kapağında yer aldı.
(Fotoğraf: Caner Gören)
Caner Gören, çektiği bu fotoğrafın öyküsünü şöyle anlattı:
“Bu fotoğrafı çektiğim gün,
sıkıyönetim mahkemelerine akredite diğer foto muhabirleri zamanında gelerek,
mahkeme salonundaki yerlerini almışlardı. Bülent Ecevit’in sanık olarak ifade
vereceği salonda kendi görüş açılarına göre de en iyi yerleri kapmışlardı. Ben
ise mahkemeye çok geç kalmıştım. Panik halde mahkemenin dış kapısına
geldiğimde, Ajansın aracından indim. O sırada Ecevit’i taşıyan araç da kapının
önünde belirdi. Kapıda benden başka gazeteci yoktu. Ecevit’in arabadan inip
inzibatlar arasında duruşma salonuna girişine kadar ki bütün hareketlerini
görüntüledim. Ve ortaya bu kare çıktı…”
Gören, darbelerin konuşulduğu bu günlerde bu fotoğrafının dergide yer
almasını da anlamlı bularak, “Yıllarca başbakanlık yapmış, Kıbrıs Barış
Harekâtını gerçekleştirmiş, ABD’nin yasak koymasına rağmen haşhaş ekmiş, halkın
‘Karaoğlan’ adını verdiği Bülent Ecevit’in inzibatlar arasında ‘mevcutlu’
götürülmüş olması hâlâ içimi burkuyor” dedi.
Caner Gören, şunları söyledi:
“12 Eylül yönetimi bu yargılamalarla
o yıllar asıl mesleği gazetecilik olan Bülent Ecevit’e, ‘Sen artık yazı yazma
köşene çekil’ diyordu. Bugün de benzer uygulamalar yaşanıyor; birçok gazeteci
yazdıkları yazılardan dolayı hapiste tutuluyor.”
(Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder