(Fotoğraf: S.Boyoğlu)
HAYAT MECMUASI YAZI İŞLERİ
MÜDÜRÜ
HİKMET ANDAÇ 60’Lİ YILLARIN
MAGAZİN GAZETECİLİĞİNİ
ANLATTI:
60’lı yılların magazin anlayışı ile
bugünün magazin anlayışı arasında dağlar kadar fark var. O yıllarda içeride
redaksiyonda masamda çalışırken, redaksiyon kapısı açıldı. Yaklaşık 20 kişinin
çalıştığı bir yerdi redaksiyon yeri. O sırada içeriye hışımla Şevket Rado
girdi. Hayat Mecmuası’nın kapağındaki Sofia Loren fotoğrafını herkese
göstererek, “Fotoğrafın kadrını kim aldı?” diyerek masama geldi.
Elindeki mecmuayı bana doğru tutarak,
“Bu açık fotoğrafı niye koydun?” dedi. Ben de ‘Bu fotoğraf açık saçık fotoğraf
değil’ dedim. Rado, eliyle Sofia Loren’in göğüs kısmını göstererek, yine
hışımla “Bu açık değil de nedir?” dedi.
Ben de ‘Göğüsler açık değil
ki… Sofia Loren’i koyduğumuz zaman tiraj alıyoruz’ dedim.
"BANA MÜSAADE"
Sonra Şevket Rado mecmuanın iç
sayfalarını göstererek, sol sayfanın üstündeki başlığı işaret etti. Ben
sayfaların başlıkları çatışmasın diye sağ taraftaki konunun başlığını ortaya
almıştım. Rado, “Bu konunun başlığı üstte güzel, fakat sağdaki sayfanın başlığının
ne işi var kıçta” derken, elindeki mecmuayı aldım. Sonra mecmuayı ortadan ikiye
katladım. Masanın üstüne vurur gibi yaptım ve ‘Bu iş bu kadar olur. Bana
müsaade…’ dedim ve pardösümü askıdan alarak dışarı çıktım.
O yıllar sıkça uğradığımız Çamlı Lokantası’na
gittim. Çamlı Lokantası o sıralar 2. Mahmut Türbesi’nin tam karşısındaydı. Biz
gazeteciler arada sırada orada içki içerdik. Masada otururken,
bir baktım mecmuada benim yardımcım olan Şekip Gümüşkanat geldi, “Şevket Rado
sizi istiyor Hikmet Abi” dedi. Ben de 'Bir iki saat sonra geleceğimi söylersin' dedim. Arkadaş gitti ben de bir iki saat sonra Şevket Rado’nun odasının
kapısını tıklatarak yanına gittim.
TARTIŞMANIN SEBEBİ SOFIA LOREN
Bana kapıyı kapamamı söyledi. Kapıyı
kapadıktan sonra bana, “Sen son zamanlarda çok çalışıyorsun, sinirlerin bozuk.
Benim de sana çıkıştığım açık-seçik Sofia Loren’in fotoğrafı konusu Kazım
Taşkent’in eşi Ayşe Hanım’ın eleştirisi yüzünden, bu çıkışı yapmak zorunda
kaldım. Gördüğüm kadarıyla çok yorgunsun, muhasebeye bildiriyorum, sana bir
maaş ikramiye veriyorum” dedi.
Ben odasından çıktım. Armağan
edilen ikramiyeyi aldım.
O zaman Hayat Mecmuası’nda tahrik edici
fotoğraflar basılmazdı. Ünlü bir artist olan Sofia Loren’in göğüslerinin
görünmesi değil de göğüslerinin arasındaki çizginin görülmesi bile sorun
oluyordu. O yüzden kadın fotoğrafı seçerken çok dikkat ediyorduk.
"BİZ AİLE MECMUASIYDIK"
Bugünkü magazin gazeteleri ve dergilerine
bakıyorum da anlayışımız arasındaki farkı çok net olarak görüyorum. Biz bir
aile mecmuasıydık. Okurlarımızdan çok olumlu tepkiler ve takdir alıyorduk.
Kadın okuyucularımız Hayat Mecmuası okuduklarını göstermek için koltuk
aralarında Hayat Mecmuası’nı gösterir biçimde taşırlardı. Bazı sayılarda
iadesiz 550 bin tirajı bulduğumuz oluyordu….
(Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder