1 Temmuz 2012 Pazar

TRT ANILARI...(15)

                                                  

GÜRCAN ARITÜRK

     "İnsan bazen, yaşadı mı, duydu mu, filmde mi seyretti, okudu mu, hayalini mi gördü, karıştırıyor. Yaşam biraz da bu karmadan ibaret…  O yüzden anılara güven olmaz ama anılarsız da olmaz. Anılar olmadan insanlar ot gibi olur. Umarım bu anılar hoşunuza gider, kimi zaman anlatacak kimse olmasa bile hatırlamak yeterince güzel!
     Aşağıdaki kimilerini benim yaşadığım kimilerini gördüğüm ya da duyduğum TRT anılarını eski bir toplu fotoğrafa bakarak anında-bir çırpıda yazdım, aklıma gelenleri kalın delikli bir süzgeçten geçirdim, eminim siz okurken daha ince eleyip sık dokuyacaksınızdır!"





               "Sizi kim gönderdi bilmiyorum ama.."

Kuruçeşme'de birbiriyle çarpışan 2 helikopterden birinin pilotu ölmüş, diğerinin pilotu ise yargılanıyordu. İlk duruşmasına TRT ekibi olarak gittik. Kameraman Özkan Ergin, sıcakkanlı her gördüğü insanla konuşmayı hatta samimi olmayı seven bir ağabeyimizdir. Hele adliye koridorlarının o soğuk ortamında yargılanan pilotun da çalıştığı helikopter şirketinden bir pilotla havadan sudan konuşmaya başladı. Tabii ön kabulleri vardı,
bunlardan biri de aynı şirkette çalışan pilotlar birbirini tutar. O da ona göre konuşuyor, yargılanan pilotla çok uçtuklarını iyi bir pilot olduğunu falan söylüyordu, öyle olduğuna inandığından değil, laf olsun diye. Ama ummadığı bir tepki ile karşılaştı: "Sizi kim gönderdi bilmiyorum ama ben ifademi değiştirmem" Meğer bu pilot bir pilotun öldüğü bu olayda aynı şirkette çalıştığı pilotu sorumlu tutan bir ifade vermiş ve vermeye devam edecekmiş. Boşboğazlık neredeyse pahalıya patlayacaktı.

                        Bakan ama göremeyen!

Hep isim verdim ama bu kez vermeyeceğim. Kabinenin önemli bir bakanı bir gün konuşmasından sonra bana konuşma metnini bizzat verdi. Üzerine TRT'ye yazmıştı. Daha doğrusu böyle yazmak istemişti ama gerçekte yazdığı Te Re Te'ye idi. Bir zamanlar yabancı bir resmi televizyondan söz ederken o ülkenin TRT'si diyen bakan da aklıma geldi.

                       TV'ye çıkacağım diye

TRT Trabzon Muhabiri Cengiz Erdil, Karadeniz’in o deniz kenarından yükselen tepelerinden birinde ilkel bir asansör sistemi kurarak kum ya da taşı yukarıya çıkartan bir kişiyle röportaj yapacaktır. Kum ya da taş taşıyan asansör aslında alttan yani deniz kenarından kumanda edilmektedir, üstte de bir başka biri kumu alıp boşaltmaktadır. Ne var ki adam televizyona çıkacağım diye heyecandan, Cengiz Erdil'in asansörle yukarı çıkarken röportaj yaparız isteğine boyun eğer. Muhabir, kameraman ve adam röportaj yapa yapa asansörle yukarı çıkarlar, ancak altta asansörü kumanda edecek kişi olmadığından bir süre ilkel asansörde asılı kalırlar. Röportaj bitmiştir ama röportaj yapılan yeri terk etmek uzaktan gelen bir adamın yaklaşık 1 saat sonra alttan düğmeye basmasıyla mümkün olur.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder