23 Aralık 2021 Perşembe

EKMEK KUYRUĞU VE EKMEK KARNESİ...

 


odakdergisi.com      
      Türkiye’de bugünlerde Ankara ve İstanbul’da belediyelerin 3,5 liralık ekmeği 1 lira 25 kuruşa satmaları üzerine, yurttaşların halk ekmek büfeleri önlerinde     uzun “ekmek kuyruğu” oluşturmaları üzerine çıkan tartışmalar, beni İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki kıtlık yıllarına götürdü.

        1940’lı yıllarda savaş kapımızdaydı; Almanya diktatörü Hitler, Türkiye’ye ha saldırdı ha saldıracak endişesi vardı. O nedenle hükümet,  yurdun her yerinde temel gıda maddelerinin tüketiminde bazı önlemler aldı. Bu temel tüketim maddelerinin başında da buğday ve un geliyordu. Bunların yanında şeker, kumaş gibi ürünler de karneyle veriliyordu.

        O yıllarda İstanbul-Tophane’deki askeri fırında çalışan dedemle sohbetlerimizde, “Dede, niye İstanbul’da arsalar, tarlalar, evler almadınız da gidip Erzincan’da şimdi bir işe yaramayan tarlalar aldınız” diye eleştirdiğimde, şu yanıtı verirdi:

        “Oğlum, şimdi böyle konuşman iyi de o yıllar biz can derdindeydik. Savaş kapımızdaydı. ‘Almanlar Türkiye’ye de ha saldırdı ha saldıracak, İstanbul elimizden gidecek, bizler de tekrar memleketimize geri döneceğiz’ endişesini ve korkusunu taşıyorduk.

       Ben Tophane’de askeri fırında çalışıyordum, açlık çekmedim, ama halk çekiyordu. Ekmek karneyle veriliyordu. Kadınlar yanlarında çocuklarıyla fırının kapısına gelirlerdi ve bir somun ekmek karşılığında bedenlerini teklif ederlerdi. Şimdi niye İstanbul’da ev, arsa almadığımızı anladın mı?”

       İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya başta olmak üzere yurdun her tarafında, “Ekmek Kartı” (Ekmek Karnesi) ile ekmek satışı uygulaması 1942 yılının Ocak ayında başlatıldı. 1946 yılının 9 Eylül Pazartesi sabahından itibaren de sonlandırıldı.

       Cumhuriyet gazetesi, 9 Eylül 1946 tarihli “Ekmek Karnesi Kaldırıldı” başlıklı Ankara kaynaklı Anadolu Ajansı (AA) mahreçli haberinde; “Bugünden itibaren İstanbul, Ankara, İzmir’de de ekmek tamamen serbest olarak satılacağını” duyuruyordu.

       Ankara Ticaret Bakanlığı’na dayandırılan haberde şunlar yazıyordu:

       “1- Ankara, İstanbul ve İzmir şehirlerinde karne ile ekmek satışı usulü 9 Eylül pazartesi günü sabahından itibaren kaldırılmıştır. Bu üç şehirde de diğer yerlerde olduğu gibi, ekmek satışı miktar tahdidi olmaksızın, karnesiz ve serbestçe yapılacaktır.

        2- Bazı hububat ve unların devlet kara ve deniz nakil vasıtalarıyla taşınması ve Ankara, İstanbul ve İzmir şehirlerine sokulması yasağının kaldırılması maksadıyla yapılmakta olan hazırlıklar tamamlanmak üzeredir. Bu yasaklar en geç Eylül ayı sonunda ayrıca yapılacak tebliğle kaldırılacaktır.

        Şu kadar ki, hububat her şeyden önce esas gıda maddemizi teşkil ettiğinden, memleket ihtiyacına göre titizlikle ayarlanması gereken ihracatının, müstahsili koruyan fiyatlarla hububat almakta olan Toprak Mahsulleri Ofisi’ne yaptırılması yolundaki karar muhafaza edilmektedir.”

        Ankara, İstanbul, Konya ve İzmir şehirlerindeki mütekait (emekli), dul ve yetimlere mahsus tevziat kartında, şu şartlar önemle belirtiliyor:

        “1- Şeker ve diğer tevziat maddeleri alırken bu kartın bütün olarak gösterilmesi ve her tevziatın ait kuponunun satıcı tarafından kesilmesi lazımdır.

          2- Bu kartı kaybedenlere yenisi verilmez.

          3- Tahrif ve taklidi Milli Korunma Kanununun tayin ettiği cezayı müstelzimdir.

          4-Mühürsüz, numarasız olanlarla gününde kullanılmayan kuponlar geçmez.

           5- Ziyanından dolayı tekrar tevzi zamanına kadar yenisi verilmez.”

        Oysa şimdi savaş yok, ama halk yine ekmek ve diğer gıda ürünlerini almakta zorlandığı için yine kuyrukta... Çünkü yeteri kadar üretim olmadığı için başta buğday, saman olmak üzere pek çok şey ithal ediliyor.  

        Not: Büyüklere, çocuklara, dul ve yetimlere, emeklilere, devlet memurlarına, mebuslara mahsus ekmek ve kumaş karnelerinden örnekleri tarihçi-yazar Orhan Koloğlu'nun arşivinden..

        (Süleyman Boyoğlu)

1 yorum: