8 Mart 2022 Salı

BOLU'DA YAŞAMAK...

                                       

        - Tabiatın içinde değilse de yakınında olmak, şehrin çoğu yerinde bulunan çeşmelerden bedava ''kökez suyu'' içmektir.

        -''Mecburiyet caddesi'' denilen kentin araçlara kapalı tek yolunda (İzzet Baysal caddesi) volta atmak, yine aynı caddede, şehir içindeki tek Alışveriş Merkezi'ne girip çıkmaktır.

       - Osmanlı Sarayı'ndaki Mengenli aşçılar dolayısıyla ünlenen mutfağının çeşitliliği nedeniyle yemek için ''hangi lokantaya gitsem?'' diye kendi kendine sormak, verilen cevaptan emin olamamaktır.

        -Haftasonu Kartalkaya'ya mı, Gölcük'e mi, yoksa Abant'a mı gitsek diye kararsızlığa düşüp sabah kaplıca keyfinden sonra Yedigöller'e kapağı atmaktır. ( Piknik yapmaya Gölköy'e de gidebilirdik!)

       -Kent Müzesi'nde kağıt ve madeni paraları gördükten sonra parayı kullanan rahmetli İzzet Baysal'ın ne kadar büyük bir yardımsever olduğunu bir kez daha hatırlamaktır-hiç unutmamaktır.

        -Bolu Dörtdivan'da yaşamış ünlü Halk Ozanı Köroğlu'nun isyanını hatırlatan (anıtı dışında) çok sayıda Köroğlu tabelasının yanısıra ''Bolu Beyi'' çarşısını (İzzet Baysal caddesinde)  da görmek demektir.

        -Pazartesi günleri Stadyumun civarında kurulan pazarda gerçek köylüleri arayıp bulmaya çalışmaktır.

        -Kızının kocasının -damadın-Bolu'da yaşamaya ikna edilmesiyle ''gerçek'' Bolulu olan anne-babaların sevincine ortak olmaktır.

        -Kabağı sevmelerinden hareketle kızını ''kabağa'' veren aileleri görüp, onlara ''kabakçılar'' diye takılmaktır.

        -Travertenleri görmek için ünlü Denizli-Pamukkale'ye gitmek zorunda kalmamaktır, çünkü Akkayalar travertenleri  de çok güzel, yüzme havuzu da var.

         -İstanbul'dan araçla gelirken Bolu Dağı'nı tünelle geçmek demektir. Bitti mi? Bitmedi. Şehir merkezinde yaya olarak yürürken bir tünel daha var geçebileceğiniz. Belediye'nin yanındaki bu tünel sizi Belediye Meydanı'ndan kısa sürede -dolaşmadan, bir caddenin de altından geçerek- Stadyuma çıkarır. Tünelin Belediye tarafındaki ucunda koskoca bir ışık var: Büyük bir Atatürk portresi.

         -Köy ekmekleri çeşitlerini alabilmektir, özellikle patatesli Paşaköy ekmeğini tadabilmektir. 

         -Yöreye ait tavuk -hatta hindi- ürünü alabilmek, şehrin adını taşıyan çikolata bolçi ve alt-üst böreği yemektir, kızılcık tarhanası içmektir.

(Gürcan Arıtürk)

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder