8 Ocak 2024 Pazartesi

DATÇA-BURGAZ ŞARAP İŞLİĞİ...

 

Burgaz Hellenistik Dönem Şarap İşliği, Datça’da “Burgaz Ören Yeri”nin hemen bir kilometre doğusunda, deniz kıyısında bulunmaktadır. Yaklaşık 2 bin 500 metrekarelik bir açık alan üzerine kurulmuş olan Burgaz Şarap İşliği, Hellenistik Dönem boyunca kullanılmış ve Datça Yarımadası’nda bulunan en kompleks işlik olarak bilinir. İşliğin üzüm ezme odaları, presleri, geniş depoları ve kendi rıhtımının bulunması burada endüstriyel bir üretimin gerçekleştiğini göstermektedir. Arkeolojik kazılar, Burgaz Şarap İşliği’nin kullanım sürecinde 47 bin litre ile 50 bin litre arasında üretim kapasitesine sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Şarap İşliği tabela ve tanıtım yazılarına göre, Burgaz Helenistik Dönem Şarap İşliği oldukça büyük boyutlara sahip. İşlik, 42,79 metre uzunluğunda ve 19,63 metre genişliğinde...

Arkeolojik kazılardan elde edilen bulgular, Burgaz Şarap İşliği’nin M.Ö. 3. yüz yıldan itibaren kullanıldığını, ancak M.Ö. 1. yüz yılın ikinci yarısında kullanımının sonlandığını göstermektedir.

Antik çağda şarap, Akdeniz havzasında günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçasıydı. Şarap aynı zamanda medeniyetin temel unsurlarından biri olarak da kabul ediliyordu. Thukydides’in  “Peloponnesas Savaşları” adlı eserinde “Akdeniz halkları zeytin ve üzüm yetiştirmeye öğrendikleri zaman barbarlıktan kurtuldu” sözü, Yunanlıların şarapla ilişkisini açıkça ortaya koyar. Bağcılık Anadolu uygarlıklarının tarihinde önemli bir yer tutar. Ege bölgesi, ılıman Akdeniz iklimi ve coğrafi konumu nedeniyle üzüm yetiştiriciliği için son derece uygun koşulları sahiptir.

Yunan toplumunun yaşamında bağcılık ve şarap üretimi, tarımla uğraşan nüfusun yaklaşık yüzde 80’inin etkileyen önemli bir faaliyetti. Artık dünyada zeytinyağı ve şarap üreten bölgeler ile tahıl fazlası üreten bölgeler arasındaki ticaret ekonomisinin temelini oluşturuyordu. Öyle ki, ekonomik ve sosyal yaşamın önemli bir parçası olan şarap, suyun ardından en önemli içecekti.

Antik dünyada şarap farklı şekillerde tüketilirdi. Bazı yoğun şaraplar su ile inceltilerek içilirdi. Yunanlılar, şarap ile su karıştırılmadan içmenin barbarca bir davranış olduğunu düşünürdü.

Bu arada şarabın uzun süre saklanması için deniz suyu eklenirdi. Şarap üretimi, fermantasyon sırasında şarabın buharlaşmasını önlemek için reçine sürülen kaplarda bekletilirdi. Bu nedenle şarapta reçine tadı oluşurdu. Ayrıca mermer tozu şarabın ekşi tadını azaltmak için kullanılırdı. Antik dönemde, su katılmamış şarabın içilmesinin erken ölüme veya deliliğe neden olabileceğine inanılırdı.

Antik dönemde evlerde yapılan şarap, “cinokhoe” adı verilen yonca ağızlı testilerle servis edilirdi. Şarap önce kaba konulur, ardından su eklenir ve tatlandırmak için bal veya deniz suyu eklenirdi. Ayrıca şaraba kireç, mermer tozu ve çeşitli baharatlar eklenerek lezzetlendirilirdi. Şarap içmeden önce tanrılara, özellikle Dianyssos’a bağbozumu bolluğunu temsil eden dualar edilir ve kadehten birkaç damla şarap yere dökülürdü. Şarap bazen kahvaltılarda tüketilir ve hatta şarapla ıslatılmış ekmek yenirdi. Çocuklar için oldukça seyreltilmiş ve bal ile karıştırılmış şaraplar, besleyici içerikleri nedeniyle verilirdi.

Hippokratesi’in tedavi yöntemlerinden biri olan şarap, kekik, adaçayı veya diğer baharatlar eklenerek tıp alanında da kullanılırdı.. Örneğin Arkadia'da üretilen şarabın erkekleri sersemlettiği kadınların doğurganlığını artırdığı antik kaynaklarda yer alır. Şarabın tedavide yoğun kullanımı nedeniyle hekimlere “şarap verenler” denilmiştir.

(Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)