Leyla Gencer, Cemil İpekçi ve Gülgün Feyman’ın babalarının
evlerinin de bulunduğu Safranbolu’ya bağlı Yörük Köyü’nde koruma altına alınan 93 adet tescilli eseri ne depremler,
ne fırtınalar, ne de yağmurlar-karlar bugüne kadar yıkamadı. Son yıllarda
başlatılan restorasyon çalışmalarıyla da bir kısmı eski görünümlerine
kavuşturuldu ve turizme kazandırıldı.
Ne yazık ki eski görünümlerine kavuşturulan ve restore
edilmeyi bekleyen evler her yerde ve her zaman olduğu gibi yine biz insanlar yıkılıp
yok olmasına sebep olacağız. Şöyle ki; köyün tarihi evlerini görmek için gelen
insanlar, köyün girişindeki otoparka araçlarını park etmeyerek, köyün zaten dar
olan sokaklarına dalıyorlar. Dalmak da ne kelime; çoğunluk araçlarından inmeden
tozu dumana katarak sokak aralarında “Yörük Köyüne gittik, gördük” edasıyla
turlar attıktan sonra köyü terk ediyorlar. Özellikle de uzun bayram
tatillerinde yoğun bir araç baskısına maruz kalan köyün tarihi evleri, gözle
görülür bir şekilde bel veriyor, yan yatıyor, sıvaları dökülüyor. Bu durum da
yapılan çalışmaları ve yapılacak restorasyonları boşa çıkarıyor.
Sokaklardan birinden fotoğraf çekerek ilerlerken bir
vatandaş ikinci katın penceresinden, “Lütfen söyleyeceklerimi dikkate alın. Bu
köy yaklaşık 850 yıllık bir köy. Bazı rehberler köyde evlerin 200 yıllık
olduğundan bahsediyor. Ne 200 yılı, atalarımdan kalan bu gördüğünüz oturduğum ev
450 yıllık… Rehberler araştırmadan, soruşturmadan köy ve evleri hakkında yalan
yanlış şeyler söylüyorlar. Bu bizi üzüyor” diye seslendi.
Bazı vatandaşlar da köyü ziyarete gelenlerin geride
bıraktıkları çöplerden şikâyetçi oldular.
(Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder