Bugün
İstiklâl Caddesi’nde
O’nu
gördüm
Biraz
tereddütten sonra
Ardına
düştüm
Yanına
sokulmakta zorlandım;
Merhaba!
Beni tanıdın mı, dedim
Siyah
gözlüklerini saçına toka yaptı;
‘Hayır,
tanımadım!’ dedi gülümseyerek…
Cesaretlendim;
Burada
ne arıyorsun, dedim
‘Hiçççç, dolaşıyorum’ dedi
Bir
müddet ‘Duran Adam’ olduk
Halinden
umursamaz ve umarsızdı
Ama
hâlâ güzeldi
Mavi
gözlerine, sarı saçlarına
Dalıp
gittim…
Bana;
‘Sen ne yapıyorsun?’ dedi
Beklemediğim
bir soruyla ayıldım;
Hiçççç,
ben de dolaşıyordum, dedim
Çocuklarını
sordum;
‘Hangi
kocamdan olanları’, dedi
Şaşırdım…
‘Kaç
evlilik yaptı ki!’ diye düşünürken devam etti;
‘Çok
evlilik yaptım!’
Yanıt
veremedim; dilim tutulmuştu
‘Sonuncusundan
da ayrıldım; artık özgürüm’ dedi
İyice
sokuldum
Sarılmak
istedim.
Çok
özlemiştim…
Tam
34 yıl olmuştu görmeyeli
Yürümeye
başladık
Hem
yürüyor hem konuşuyorduk
İstiklâl
Caddesi’nde ne arıyordun, dedim
‘Özgürlüğü
arıyordum’ dedi
Caddenin
kalabalığını umursamadan
Yanaklarından
öptüm
Tünel’e
daha varmamıştık
Büyük
bir binanın önündeki kara kalabalık
Beni
ürküttü!
Bütün
gözler üzerimizdeydi
Üstümüze
yürüyeceklerini sandım
Daha
sıkı sarıldım
Bir
kez daha kaybetmek istemiyordum
Başım
omzundayken fark ettim
Sırtı
kalçasına kadar tül ile örtülüydü
Yüzü
de bir mâh (ay) gibiydi
Kendinden
emin, onları umursamaz tavrı
Siyah
cübbeli, çember sakallıların pis
bakışlarını
Daha
da üstümüze çekmeye yetiyordu
Ben
ise onun kadar cesaretli değildim;
Karınlık
bakışlarından korktum.
Bu
karanlık bakışları nerede olsa tanırım;
Çorum’da,
Maraş’ta, Sivas’ta bilirim
Titrek
sesle;
Korkmuyor
musun, dedim
Alaylı
bir tebessümle;
‘Kimlerden?
Bunlardan mı?’ dedi
Kendimden
utandım
Meydan
okuyan sözlerinden cesaretlendim…
Devam
etti;
‘Her
Cumartesi Galatasaray Lisesi önündeyim’
Kendimi
saflığa vurdum;
Sevgilini
mi bekliyorsun, dedim.
Birden
hiddetlendi;
‘Beni
ne zannediyorsun!’ dedi
Kızma,
seni anlamaya çalışıyorum, dedim
‘Hâlâ
anlamadın mı? Ben de bir Ana’yım’ dedi
Göğüs
kafesi inip kalkıyor, burnundan soluyordu;
‘Bu
güruh beni oradaki eylemlerden çok iyi tanır’
Kollarımın
arasından tam sıyrılacaktı ki
Daha
sıkı sarıldım; defalarca özür diledim…
Kara
kalabalık epeyce çoğaldı
Arkalarında coplu destek vardı
Arkalarında coplu destek vardı
Korkum
iyice arttı…
O’nun
hâlâ umurunda bile değildi
Önlerinden
çabuk geçelim dedim
‘Sen
böyle değildin, çok korkak olmuşsun!’
dedi
Biraz
öyle oldum, dedim
Sinirlendi…
Kaşlarını çattı;
‘Biraz
değil, tam bir korkaksın!’ diye gürledi
Görmüyor
musun bakışlarını, dedim
‘Merak etme bunların üstesinden de yine biz
kadınlar geleceğiz’ dedi
Nasıl
olacak, dedim
‘Soyum
Traklar’a dayanır, sevişmesini de biliriz, savaşmasını da’ dedi
Söyleyecek
bir şey bulamadım…
Bir
zamanlar keyifle yürüdüğü
Çok
sevdiği İstiklâl Caddesi’nden Tünel’e
Oradan
Karaköy vapur iskelesine indik
Kadıköy
vapuru yanaşıyordu
İskelede
gözlerimiz kapalı
Tam
vedalaşıyorduk ki!
Vapur
iskeleye çarptı…
Çırpınarak
uyandım
Kan
ter içinde kalmıştım
Gördüğüm
bir rüyaydı
Tansiyon
aleti başucumdaydı
Ölçtüm;
yükseği 19, küçüğü 10,9
29’a
bile çıksa, artık umurumda değildi
Özgürlüğü
arayan kadını rüyada da olsa
Bir
kez daha gördüm ya!
Süleyman Boyoğlu (9 Kasım
2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder