Çinçin Hakkı Bey’in görevleri arasında, imparatorluğun çeşitli bölgelerinden
gelen paşalık taleplerini Saray’a bildirmek işi de var. Dedem Hakkı Bey, Antakya’da
doğmuş, geniş bir aileye mensup bir kişi… İstanbul’a eğitim yapmak amacıyla
gelmiş, eğitimini tamamladıktan sonra da Dâhiliye Nezareti’nde çalışmaya başlamış, burada yükselerek önemli bir makama getirilmiş. Bu göreve getirilince Antakya’dan kendisinin de tanıdığı üç-dört bey, paşalık isteklerini dedeme iletiyorlar, o da gerekli belge ve yazıları
hazırlayarak Saray’a arz ediyor.
Dönem
Sultan 2. Abdülhamit dönemi… Dedemin Antakya’daki dostları dedemden haber
çıkmayınca mektupla “Ne oldu bizim paşalık?” diye sormaya başlamışlar. Dedem de
cevap olarak “Paşalık benim elimde değil ki ben durumunuzu Saray’a bildirdim,
oradan cevap bekliyorum. Cevap alırsam sizi bilgilendireceğim” diyor. Ama
paşalık bekleyenlerin mektupları artık öyle bir hal alıyor ki taciz durumuna
varıyor, ha bire “Ne oldu bizim paşalıklar?” diye ısrarla soruyorlar.
ŞALVARLI PAŞA!
Dedem
Çinçin Hakkı Bey, şair ruhlu, demokrat tavırlı bir adam. Bu
tacizlerden artık sıkılıyor. Ve bir gün kendi kendine “Yahu bu paşalık bu kadar
mı kıymetli" diyor ve Antakya-Samandağ’daki bahçıvanı adına da müracaatta bulunuyor. Bir süre
sonra paşalık unvanları çıkıyor. Tabii bahçıvanın paşalığı da bunların arasında...
Saray’ın
yolladığı berat ve nişan Antakya’da önde gelen mülkü amirlerin katıldığı bir
törenle "paşalık unvanı"nı kazananlara nişanları takılıyor. Manzara şu;
yan yana duran ve paşalık unvanları kabul edilen üç tane beyefendi. Beyefendilerin sırtlarında redingotları, ipek kravatları, kalıplı fesleri, ayaklarında
pırıltılı ayakkabıları ile huzurda bekliyorlar. Bir kenarda ise zavallı bir adam (bahçıvan) ayağında yarım pabuç, sırtında yamalı bir şalvar ve üstünde dökülen bir
gömlekle boynu bükük bir vaziyette bekliyor. Törenle beylere nişanları takılıyor, ardından bahçıvana da nişanı takılıyor o da "Paşa!" oluyor. Soyadı kanunundan
sonra bu paşanın ailesi "Paşa" soy adını alıyor. Hala o paşanın torunları
Samandağ ilçesinde yaşıyorlar.
İşin bir
başka yanı da şu; rahmetli anne annem, birazcık dedemin maaşı da artar
umuduyla, “Bey sende artık paşalık için başvursan iyi olur” diyor. Annemin
babası Çinçin Hakkı Bey, o demokrat tavrıyla “Hanım sırası geldiği zaman” diyor, ama o
sıra bir türlü gelmiyor ve dedem 50’li yaşlarda vefat ediyor. Anne anneme
azıcık dul maaşı, anneme de çok az bir yetim maaşı bağlanıyor. Eğer dedem anne
annemin sözünü dinmiş olsaydı bugün ben de “Paşa torunu!” idim…
(Yazı ve Fotoğraf: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder