Şişecam Fabrikası’nın Eskişehir’e taşınmasını protesto eden işçilerin eylemlerini yakından görmek ve birkaç kare fotoğraf çekmek için bugün olay yerine gittim. Aslında Şişecam Topkapı Fabrikası’nın yeri bana hiç yabancı değildi. Çocukluğum ve gençliğim bu fabrikanın çok yakınındaki Çiftehavuzlar ve Namık Kemal mahallerinde geçmişti. Semte ilk geldiğim 1964 yılında Şişe Cam Fabrikası yoktu. Fabrikanın yeri, içinde meyve ağaçları da olan büyükçe bir tarla idi. Bu tarlanın üst kısmında hem tarlayı hem de meyve ağaçlarını bekleyen orta yaşlarda bir adam olan “Memet Ağa”nın derme çatma bir kulübesi vardı. Kulübenin yakınında da büyük bir su kuyusu vardı. Çocuklar bu kuyudan ve yılanlardan çok korkardı.
Mahallerin
çocukları, Ayvalıdere’nin hemen kenarındaki bu buğday tarlasına sürünerek ya da
süzülerek girer, erik ve incir ağaçlarına tırmanırlardı. Kendilerini fark etmediğini
zannettikleri Memet Ağa’nın, daha bir iki erik-incirini yutmadan ağacın dibinde
elinde taş ve sopayla beklediğini görürce ne yapacağını şaşırırlardı. Yedikleri taşlara
ve sopa darbelerine aldırış etmeden ağaçtan atlayıp kaçarlardı. Mesafeyi biraz
açınca da çok kızdığı “Karthoroz” ve “Kertenkele” kelimelerini sarf edip,
adamcağızı ifrit ederlerdi. Bir kez de beni erik ağacının üzerinde görüp
kovalamıştı.
Bu tarla
sadece biz çocukların oyun ve eğlence alanı değildi. Sevgililer de bu tarlaya
gelir, biçilmeye hazır ekinlerin arasında kaybolurlardı. Kendilerini fark eden
çocukları ise ya bir çiklet ya da bir şeker vererek uzaklaştırırlardı. Fırlama
tipler ise tarlanın bir yerini kendilerine siper edip, olan biteni izlemeye ve
anlamaya çalışırlardı.
Çocukların bu keyifli
oyunu Şişecam Fabrikası’nın temelinin atıldığı yıla kadar devam etti.
Fabrikanın temelini o yıllar başbakan olan Süleyman Demirel’in atacağı ve
Demirel’in mahallemizden geçerek, fabrikanın kurulacağı alana gideceği
haberleri yayıldı. Bunun üzerine Adalet
Partili Temel Aydın’ın bakkal-kırtasiye dükkanına uğrayabileceğini hesaba katan
semt sakinleri ile biz çocuklar dükkanın önünde ve karşısında öbeklenmiştik.
Bugün
fabrikalarının Eskişehir’e taşınmasını istemeyen işçilerin arasında fotoğraf
çekerken, fötr şapkalı Süleyman Demirel’in kalabalık insanların sevinç
alkışlarıyla temel atması gözlerimin önüne geldi. Ancak dalıp gitmem çok sürmedi, işçilerin protesto alkışları, ıslıkları ve sloganları maziden sıyrılıp bugüne dönmemi sağladı…
(Yazı ve fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder