Azimet Çankaya
Ak meleğim göç eylemiş yurdundan
Havalanmış minnet etsem iner mi?
Can çıkmazsa o kurtulmaz bu demden
Alev almış ateş dağı söner mi?
Dertli olanlara elbet zar gelir
Geniş dünya tek başına dar gelir
Ellere yaz bahar bana kış gelir
Ben yanarım eller beni kınar mı?
Metin’iyem daha giymem alları
Viran olsun Çamşıhı’nın elleri
Sele verem dağı taşı çölleri
Aklı olan bu dünyaya kanar mı?
Ah bu türküler…
Bedri Rahmi Eyüboğlu diyor ya;
“Ne zaman bir köy türküsü duysam şairliğimden utanırım”… Eyüboğlu sanki Sivas-Çamşıhlı
Âşık Ali Metin’i işaret ediyor. Ne
diyor Âşık Ali Metin:
Metin’iyim daha giymem alları
Viran olsun Çamşıhı’nın elleri
Sele verem dağı taşı çölleri
Aklı olan bu dünyaya kanar mı?
İşte ne yazık ki aklımız
duygularımıza hakim olamıyor, hep bu dünyanın yalanına dolanına kanıyor. Ölmeyecekmişiz,
dünya durdukça yaşayacakmışız gibi kalp kırıyor, insan üzüyoruz. Ozan Ali Metin,
yukarıdaki sözleriyle bu dünyada istediğini yapamadığından-alamadığından
yakınıyor, doğduğu memlekete sitem ediyor; dağını, taşını, toprağını sele
veriyor…
Değerli büyüğümüz-akrabamız-canımız Azimet Çankaya da doğduğu toprak olan
Refahiye’yi sele verip gitti. Dost meclislerinde, özel günlerde hep Âşık Ali
Metin’in bu türküsünü söyler ve son kıtanın bir mısrasını “Viran olsun Refahiye
elleri” diye değiştirirdi. Uzun yıllar çektiği şeker hastalığı, buna bağlı
olarak gelişen böbrek yetmezliği ve haftada iki-üç gün diyaliz makinesine
bağlılığı sanırım bu türkü vasıtasıyla biraz olsun azalıyor, rahatlatıyordu.
Aslında Çankaya’nın ki de Âşık Ali
Metin gibi doğduğu topraklara bir sitemdi, yakınmaydı. Yani; “Ey Erzincan! Ey
Refahiye! Eğer benim karnımı doyursaydın, ne işim vardı gurbet ellerde” demek
istiyordu. Şayet gurbetlik olmasaydı Çankaya, belki daha uzun yaşayacak, bu
hastalıkların hiç birisiyle boğuşmayacaktı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu; “Bana bir bardak
su’ dercesine/Bir türkü söylemeden gidersem yanarım” diyor ya, sen yanmadan
gidiyorsun Azimet Çankaya, zira sen türkünü söyledin, yakacaklarını yaktın,
sele vereceklerini verdin…
Yıldızlar yoldaşın, kara toprakla
buluşman huzurlu olsun Can Çankaya…
(Yazı ve
Fotoğraf: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder