Remzi Gökdağ, bir zamanlar sağ
iktidarların en çekindiği gazetelerden biri olan Cumhuriyet gazetesinde 1989
yılında muhabirliğe başladı. Gazetede önemli haberlere imza attı. Meslekte yaşanan erezyondan ve değişen medya düzeninden sonra kendisini yurt dışına attı. Remzi önce Moskova’daki
gazeteci arkadaşı Suat Taşpınar’ın yanına gitti.
Gazetecilik artık Remzi’nin ruhuna
işlemişti. Bir süre buradan Türkiye’ye haberler geçti. Sonra ver elini Amerika… Kristof Kolomb’un keşfettiği Amerika’da 9 yıl kaldı. İlk kitabı “Park Oteli
Olayı”ndan sonra Amerikan medya kuruluşlarının habere yaklaşımını inceleyen
“Amerikan Medyasında 11 Eylül” adlı ikinci
kitabını yayımladı. “Yol Arkadaşım” dediği Yelda ile burada tanışıp evlendi. Seyahati
seven iki kafadar, o ülke senin bu ülke benim birlikte dolaşmaya başladılar. Artık
Remzi de bir kâşif olmuştu… Amerika'dan sonra İsviçre'ye geçtiler. Burada da bir 5 yıl kaldılar; bütün Avrupa ülkelerini, şehirlerini gezdiler.
Remzi gittiği ülkenin önemli
şehirlerini “bakarak” değil de “görerek” gezdi, inceledi. Şehirlerin tarihte
önemli misafirlerini araştırdı; kaldıkları, gezdikleri yerleri kendisi de deyim
yerindeyse “karış karış” dolaştı. Notlar aldı, sonra bu notları okuduğu
kitaplarla bütünleştirdi. İstanbul’un gelişimine ve bugünkü beton yığınına ve
gökdelenlere teslim olan haline tanıklık eden 20 önemli isimle yaptığı
röportajları “Sevgili İstanbul” adlı
üçüncü kitabıyla okurla buluşturduktan sonra eşinin işi gereği kendisini Dubai'de buldu.
Remzi burada da boş durmadı, gezip
gördüğü yerleri bir kitapta toplamak için çalışmalara başladı. “Efsane
İsimlerin İzinde Gizemli Yolculuklar BAŞKA
ŞEHİRLER” adını verdiği kitabını bitirdi. Kitap yaklaşık bir ay önce E Yayınları’ndan çıktı; okurlarıyla
buluştu. Karınca gibi çalışkan sessiz, sakin arkadaşım Remzi Gökdağ’a daha nice kitaplar yazması dileklerimle…
Unutuyordum, Remzi aynı zamanda iyi de
bir tavla oyuncusu… Yalnız kızdırarak,
adam yenmeye bayılıyor… Özellikle de beni…
(Yazı: Süleyman
Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder