Tarihçi-yazar, Bâb-ı Âli News'in Yayın Kurulu üyesi Orhan Koloğlu ağabeyi bugün kaybettik. Yeğeni Sina Koloğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada; "Amcam Orhan Koloğlu'nu biraz önce kaybettik. Dolu dolu yaşadı... Son dakikaya kadar çalıştı. 90'na girerken 90'nıncı kitabını yazdı. Hepimizin başı sağ olsun. Çok yeni aldım haberi. Fazla da bir şey yazamıyor insan. İlk aklıma gelen ilk sözcükler bunlar. Huzur içinde uyu amca..." dedi.
Evet Sina Koloğlu, insanın aklına ilk anda fazla yazacak bir şey gelmiyor, ama daha sonra kendisiyle ilgili çok şey yazılacak, söyleyecek çok sözümüz olacak... Basın camiası gerçek bilge bir insanı daha kaybetti, ama eserleri, bizlere aşıladığı fikirleri yaşayacak..
Koloğlu-S. Boyoğlu İstiklâl Caddesi'nde
Orhan Koloğlu ile Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti’nde (TGC) uzun yıllar birlikte çalıştık. TGC Başarı
Ödülleri Ön Seçici Kurulu’nda kendisi başkanlık ben de koordinatörlük görevinde
bulundum. Sekiz yıl görev yaptığım Cemiyet’te üç kitap yazdım. Bunlardan bir
tanesi “Hazandan Önce Babıâli” idi. Koloğlu,
bu kitabımda gazeteciliğe nasıl başladığını, hangi görevlerde bulunduğunu,
neler yaşadığını uzun uzun anlatmıştı. Öteki kitaplarımdan biri de ağabeyi
Doğan Koloğlu’nu anlatan “Galatasaraylı
Doğan Koloğlu” adlı kitabımdı. Ben şimdi Koloğlu’nun kitabımda
anlattıklarından iki anısını aktaracağım. Zira daha fazla ve farklı anlatımları
hazırlamakta olduğum yeni kitabımda yer alacak.
Koloğlu, Ecevit, Hasan Esat Işık Azerbaycan'da
Koloğlu, 12 Mart 1971 askeri muhtırasında Beyrut’ta basın ateşi
olarak bulunmaktadır. Bir gün Yaşar
Kemal, Çetin Altan gibi yazar ve
gazetecilerin oturduğu İstanbul-Basınköy’deki dairesi gece süngülü askerlerce
basılır.
Ecevit'le Koloğlu ABD'de de
Kapıyı
annesi açar, başlarındaki teğmen; “Burada yasak ve komünist kitap ve yayınlar
var, verin onlara bize” diye bağırır. Süngülü askerleri karşısında gören ve
kalp rahatsızlığı olan kadıncağız şaşkın bir vaziyette; “Buyurun arayın,
kitaplar işte burada” der.
Koloğlu, İlhan Selçuk'la
Koloğlu’nun
çalışma odasının bir duvarı boydan boya kitaplarla doludur ve içlerinde
hakikaten Pakistan’da toplayıp getirdiği Çin’in eski komünist liderlerinden Mao rejimine ait İngilizce kitaplar da
vardır. Gelen kişiler o kadar cahildir ki Mao’nun bu kitaplarını bile göremezler.
Evden hiçbir şey bulamadan ayrılırlar.
Aynı gece Koloğlu’nun dairesinin dışında Basıköy’de oturan yazar Yaşar Kemal
ve Çetin Altan’ın evleri de basılır…
Koloğlu, Aziz Nesin'le
Ertesi gün Koloğlu’nun annesi gazeteci bir kadın arkadaşını da alarak, “yasak
yayın avına” çıkarlar. Kendilerine göre sakıncalı buldukları kitapları bir
güzel leğene koyup, üzerine de su doldurup eritirler. Sonra da tuvaletin
deliğinden aşağı boca ederler. Tabii eritilen ve tuvalet deliğine boca
edilenler arasında Mao’yla ilgili yayınlar da vardır.
Koloğlu, CHP eski genel başkanı İsmet İnönü ile
Koloğlu,
12 Mart 1971’de Lübnan’da görev yaparken Dışişleri Bakanlığı çağırdığı için
Türkiye’ye döner. 12 Mart’ta ülke sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. Herkes
birbirinden korkmaktadır. Ankara’ya bakanlığa gider; “İşte ben geldim” der. “Seni
polisten arıyorlar” derler. Aklına kötü şey getirmez. Oysa hakkında ihbar
yapılmıştır; “Avrupa’ya kaçtı!” diye. Oysa ne Avrupa’sı Koloğlu, Beyrut’tadır; resmidir
ve diplomatik pasaportu vardır. Polis ne bilsin bu durumunu; zira onlara ihbar
yapılmıştır. Kolundan yakaladıkları gibi doğru mahkemeye götürürler, derhal tutuklanır.
Ankara’nın meşhur cezaevine yani Ulucanlar’a götürülüp tıkılır. Ünlülerin
hapsedildiği cezaevi olmasından dolayı bir diğer adı da “Hilton”dur. Hilton’da
iki hafta yatak-yorgan olmadan, kimseye de haber veremeden yatar, sonra da salıverilir.
Uzun süre işsiz-parasız kalır…
Koloğlu-gazeteci Ethem Çalışkan ile
Orhan
Koloğlu, Bülent Ecevit hükümetleri döneminde Basın Yayın Enformasyon Genel
Müdürü olur ve Ecevit’le Moskova’ya gider. Moskova’ya gitmesiyle de “komünist”
damgası yer. Ardından Tan gazetesinin sahibi Zekeriya Sertel’in 1978 yılında Türkiye’ye dönme kararı almasından
sonra ona sarı basın kartı vermesi ise bu damgayı iyice pekiştirir.
Koloğlu, bir süre önce kaybettiğimiz Yayın Kurulu üyemiz Hikmet Aksoy ile..
Bu damganın etkisi 12 Eylül 1980
askeri darbesinden sonra daha da ağır olur. Acı ve sıkıntılı günler hiç peşini
bırakmaz; “canına okunur”...
1929 doğumlu Koloğlu, o kadar çalışkan ve birikimliydi ki gazetecilik ve tarih
yazarlığı süresince 90 kitap yazdı ve bir rekora imza attı.
Koloğlu, TGC Başarı Ödülleri Ön Seçici Kurul üyeleriyle
Yazı: Süleyman Boyoğlu
Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu-Ali Kılıç-Orhan Koloğlu arşivi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder