22 Ocak 2012 Pazar

BÂB-I ÂLİ'NİN ÇINARLARI ANLATIYOR...

            Şakir Palancıoğlu, 1966 yılında İstanbul-Fındıkzade Molla Gürani Caddesi'ndeki Özel Gazetecilik Yüksek Okulu'nda Öğretim Üyesi İffet Halim Oruz'un yardımcısı olarak ders verirken görülüyor. (Fotoğraflar: Şakir Palancıoğlu'nun arşivinden)

                    
                                              ŞAKİR PALANCIOĞLU (1):

       Büyük halk ozanı Âşık Veysel’le 1951 yılında Sirkeci’deki Abdullah Sakarya’nın (Bozkurt) otelinde tanıştık. Dostluğumuz ondan sonra devam etti.

(Âşık Veysel'in Şakir Palancıoğlu'na 1953 yılında hatıra olarak verdiği ve başkada kimsede olmayan fotoğrafı)

      Âşık Veysel ve sürekli yanında bulunan Küçük Veysel, 1953 senesinde de Kabataş Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapan ve aynı zamanda şair olan Çankırılı hemşerim Zeki Ömer Defne’nin evine geldiler. Ömer Defne bir sohbet toplantısı düzenlemişti. O toplantıya ben ve yine Kabataş Lisesi resim öğretmeni olan Ahmet Uzelli de katıldı.          
      Sonra aynı yıl Tahir Kutsi Makal,  “Âşık Veysel” kitabı çıkarmak için benden de yardım istedi. Ben de yardım ettim. Kitabı basacak olan Maarif Kitabevi, kitap kapağı için Âşık Veysel’e fotoğraf çektirir.  Âşık Veysel bir gün elinde bir fotoğrafla geldi. Fotoğrafı bana verirken,  “Bu resmi beğenmediler. Bu resim sende hatıra olarak kalsın” dedi. Bu fotoğraf sanırım hiçbir yerde kullanılmadı. O fotoğrafı hâlâ saklarım.
      Kitap kapağında kullanılan Âşık Veysel’in fotoğrafı ise Tahir Kutsi Makal’da kaldı. 

                                                ÂŞIK VEYSEL’İN ŞİİR KİTABI ÜZERİNE

         Şakir Palancıoğlu, 15 Haziran 1953 tarihinde “Türk San’atı/Görüş-Duyuş-İnanış-Onbeş Günlük Edebiyat, Fikir, Sanat Mecmuası”nda “Âşık Veysel’in Şiir Kitabı” ile ilgili “Tenkit” başlıklı köşesinde ise şunları yazar:
       “Ünlü halk şairimiz Âşık Veysel, bütün şiirlerini bir kitapta toplamıştır.
        İki yüz sayfayı bulan bu kitapta, Ahmet Kutsi Tecer’in önsözü, Âşık Veysel’in hayatı ve yüz bir şiiri yer almaktadır.
        Kitabın kapağı, emsaline kıyasla iyi sayılabilir. Fakat, kitapevi büyük ustanın kitabı için, sanatkâr bir ressamımıza güzel bir kapak kompozisyonu yaptırabilirdi. O zaman, bu müstesna gönül adamının şiir dediğimiz ziynetleri, daha sanatkârane bir şekilde bütünleşmiş olacaktı.
        Önsözün Âşık Veysel’i, memlekete ve sanat dünyamıza tanıtacak ilk zemini hazırlayan, bir edebiyatçı ve şairimiz tarafından yazılması, büyük bir kıymet taşımaktadır. Bu yazıda, Âşık’ın kendine has hususiyetleri ve muhtelif cepheleri anlatılmış, kısaca onun ana detaylarını havi kuvvetli bir portresi çizilmiştir. Ve bilhassa, Âşık Veysel ve Veysel Şatıroğlu gibi iki ayrı yönden şiir cephesi belirtilmiştir.
        Hayatını, Âşık Veysel’i çok yakından, hemen hemen büyük ustanın hayatına dair bütün hususiyetleri bilen, bir hikâyecimizin yazması çok iyi olmuştur.
        Hem alışılandan ayrı, hem de bir hikâyeci dili ve tekniğiyle hayat hikâyesi anlatılmıştır.
        Kitapevi, Âşık Veysel’in şiirlerini takip ettiği bir tasnif kategorisine tabi tutarak düzenlemiş. Ve aynı zamanda şiirlerinden başlıkları da kaldırmış. Fakat, bu Âşık’ın söylediği gibi, hiç de iyi olmamış.
        Şiirlerin kitapevine verilecek ilk müsveddelerini hazırlarken, ne kadar titiz hareket edildiğini bildiğim için, baskı yanlışlarını görünce içim sızladı. Bir parça gayret, dikkat ve titiz bir itina sarfedilseydi, herhalde yanlışsız bir kitap elimizde olacaktı.
                                       *
         Kitapta, yer alan şiirlerin hepsini okusanız da yine doyulmaz onların tadına… Çünkü, bunların içine, insan ruhunun derinliğine inebilen öyle mısralar sıralanmış ki… Başlı başına bir kıymettir ve yalnız bu mısralar bile, şöhreti için kâfi gelebilir.
         Şiirlerinde ekseriye keder, ara sıra da sevincin ilham kaynağı olduğu görülmektedir. Gözleriyle değil, hissiyle gören Veysel, kendi iç dünyasının sesini, bütün şiirlerinde birbirinden güzel mısralarda dile getirmekle, şiirine bambaşka bir hususiyet kazandırmıştır. Bugünkü şöhret zirvesine ulaşması, işte bu bambaşka hususiyetin bir neticesidir.
         Onun şiirlerinde yaşamış bir hayatın izlerini ve âşık ruhunun içli terennümlerini görmekteyiz.
         Gerçek şiirin sırrına ermek ve onun zevkini tatmak isteyenler için Âşık Veysel’in kitabı, şüphesiz en kıymetli bir kaynaktır. Bir su pınarı gibi, gürül gürül akan bir kaynak… Manevi susuzluğu giderecekler için ne bulunmaz bir şey!”
(SÜLEYMAN BOYOĞLU)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder