2 Ocak 2012 Pazartesi

HÜRRİYET'İN EKONOMİ MÜDÜRÜ VAHAP MUNYAR ANLATIYOR...

                                                (Fotoğraf: Süleyman Boyoğlu)

        Çalışma hayatına 1978 yılında Arşiv Küpür Aktüalite (AKA) Ajansı’nda arşivde gazete keserek başladım. O sırada Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nda (MÜ İletişim Fakültesi) öğrenciydim. Ajansın ortağı Sevin Okyay’dı. Türkiye’nin en iyi çevirmeni… 
         Bir sene kadar orada çalıştım. 1979’da ANKA Ajansı İstanbul Bürosu’na geçtim. ANKA'da hem çalıştım hem de okudum. ANKA’da artık muhabirlik yapıyordum ve tam gün çalışıyordum. 1980’de şimdi tarihe gömülmüş olan Ulusal Basın Ajansı'nda (UBA) çalışmaya başladım. 1981 yılı Mart ayı başında kadromu yapmayacaklarını anlayınca, o sırada fırsat da doğdu, Dünya gazetesine geçtim. O yılın Mart ayında gazete ekonomi gazetesine dönüşmüştü. O tarihte gazete hâlâ Hürriyet’in malıydı. Aynı yılın Ekim ayında Dünya’dan ayrıldım, iki ay yeniden UBA ajansında çalıştım, Aralık ayında da Tercüman gazetesi istihbarat servisinde muhabir olarak başladım. 
          O sırada Güneri Civaoğlu, Güneş gazetesini kurmak üzere Tercüman’dan ayrılınca gazetede önemli boşluk doğdu. Ben Tercüman'a başladığımda Bekir Aydın istihbarat şefi, Hakkı Öcal genel yayın müdürü, Ünal Sakman yazı işleri müdürü, Şakir Süter de haber müdürüydü. Sporun başında ise Necmi Tanyolaç Güneş gazetesine geçtiği için Atilla Gökçe vardı. Şimdiki TGC Genel Sekreter Yardımcısı Zafer Atay da dış haberler müdürüydü. Güneş’e transferle birlikte yine de Tercüman’da iyi bir kadro yerine korumuştu. Ayrıca o dönemde gazetede Yüksel Baştunç gece sorumlusu, Ahmet Taşgetiren de yardımcısıydı. İstihbarat’ta beraber çalıştığımız Servet Kabaklı, Kamuran Abacıoğlu gibi isimler de vardı.
          Tercüman’a geçiş nedenim, Bekir Aydın’ın bir piyasa muhabiri aramasıydı. Orada iki buçuk yıl çalıştım. 1984 yılı Mart ayında Hürriyet gazetesi ekonomi servisine geçtim. Hürriyet’e çağıran Enis Berberoğlu oldu. Enis benim Dünya gazetesinde birlikte çalıştığım bir isimdi. Servisin başında da Cahit Düzel vardı. Cahit Düzel, Dünya'yı ekonomi gazetesine dönüştüren kişidir. Beni de Cahit oradan tanıyordu. Hürriyet’e geçişim de böyle oldu. O sırada gazetenin başında da Çetin Emeç vardı.
                
                    ÇETİN EMEÇ’LE GÖRÜŞMEMİZ İKİ DAKİKA SÜRDÜ
             
          Çetin Emeç beni görüşme için çağırdı. Emeç'le görüşmemiz iki dakika sürdü. Bana "Ben seni sadece fiziki olarak görmek istiyordum. Eğer Cahit Düzel seni almak istediyse ve karar verdiyse geri kalan yetki tamamen ondadır" dedi. Böylece Hürriyet’te 1984 yılı Mart ayında başladım. Cahit Düzel’le çalıştığımız dönemde Hürriyet’in ekonomi sayfasının boyutu yarım sayfa idi. Ege Cansen de hafta de iki gün köşe yazıyordu. Hürriyet’in o zamandan beri ara vermeden yazan tek yazarıdır.
           1986-87 yılları arasında altı ay Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü bursu ile İngiltere’ye dil eğitimine gittim. 1987 yılı Mayıs ayında aldığım teklif üzerine Hürriyet’ten ayrılıp yeni kurulmakta olan SÖZ gazetesine dört yazı işlerinden biri olarak geçtim. Gazetenin genel yayın müdürü Ercan Arıklı, yardımcısı Umur Talu, yazı işleri koordinatörü Mehmet Yaşin, diğer yazı işleri müdürü arkadaşlar da Ergun Babahan, Murat Köprü ve Erhan Key’di.  Gazetenin çıktığı, yayına başladığı günün gecesi gazete döndüğünde diğer büyük ortak Dinç Bilgin, çıkan sayıyı beğenmedi. Değiştirmek üzere o zaman Sabah gazetesi genel yayın müdürü olan Zafer Mutlu ve ekibini getirerek masanın başına oturttu. Biz de hemen Umur Talu ile birlikte sekiz kişi topluca ayrıldık.
           Oradan yine aynı ay Milliyet gazetesi ekonomi servisine Necati Doğru’nun yanına geçtim. 1985 yılında Cahit Düzel Hürriyet’ten ayrılıp Milliyet’e gidince, Hürriyet’e Necati Doğru ekonomi müdürü olarak transfer edildi. Orada bir buçuk yıl kadar beraber çalıştık.
       
           DEMİRKENT: ÇEK GİT MEMLEKETİNE 

          Söz gazetesinde teklif aldığımda bazı büyüklerime danıştım. Bunlardan biri Nezih Demirkent idi.  Demirkent Hürriyet yöneticileri için "Onlar sana bizim oğlan muamelesi çekiyor. Yöneticilik falan vermezler, hemen ayrıl" teklifi değerlendir. Gazete tutmaz ise eğer Hürriyet’ten ayrıldığın kadar maaşla bir iş bulursun. Bulamazsan da çek git memleketine" dedi. Necati Doğru’ya da danıştık. O zaman Milliyet’te olan Doğru da "O gazetenin tutacağı yok, işsiz kaldığınız anda Hürriyet’teki maaşınızın aynısına sizi alırım" dedi.
         Biz Söz gazetesine Celal Pir ve Erkan Çelebi ile beraber gitmiştik. 1987 yılında Hürriyet’te çalışan Uğur Dündar bizim yeniden Hürriyet’e dönmemizi istedi. Ve bizim için Çetin Emeç nezdinde aracılık yaptı. Çetin Emeç’in verdiği yanıt; "Onları hemen şimdi almam, piyasada biraz burunları sürtsün sonra bakarız" olmuş. Milliyet gazetesi yönetimi beni yazı işleri müdür yardımcısı olarak almak istedi, ancak Celal Pir ve Erkan Çelebi ile birlikte kendimizi daha iyi gösteririz, Çetin Emeç’e cevabımızı daha iyi veririz diye Necati Doğru’nun yanında ekonomi servisinde çalışmaya karar verdik. 
           Milliyet’te beş yıl çalıştım. Bu arada bir kere Hürriyet’ten teklif aldım. Yazı işleri masasında editör olarak istediler. Ben kabul etmedim. 1992 yılı Ekim ayında o günlerde Hürriyet’in Ankara bürosunda temsilci yardımcısı olan Enis Berberoğlu aradı. Gazetenin yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün kendisine ekonomi müdürlüğünü teklif ettiğini bildirdi. Kendisinin de Özkök’e koşul olarak "Vahap Munyar’ı yardımcım olarak alırsan kabul ederim" dediğini aktardı. Ben de hemen kabul ettim ve birlikte Hürriyet’in ekonomi servisinde tekrar çalışmaya başladık.
           Hürriyet’e ekonomi müdür yardımcısı olarak başladım. Zamanla Enis Berberoğlu, adım adım günlük köşe yazılarına ağırlık vermeye başladı. Bir süre sonra da Özkök’ten kendisini ekonomi müdürlüğünden almasını rica etti. Yerine beni önerdi. Özkök iki yıl kadar beni kabul etmedi. Sayfanın üzerine sadece “Editör” olarak adımı yazdı. Artık bu dönemde ekonomi sayfasının sayısı da dörde çıkmıştı.
           Hürriyet’ten önce Günaydın gazetesi dört sayfa denemesini yapmıştı. Milliyet’te de Necati Doğru ile çalıştığımız dönemde üç sayfaya çıkmıştık. Bu dönemde Güneş gazetesinde de üç dört sayfa ekonomi sayfası yapılmaya başlanmıştı. Sayfalar neden arttı derseniz; reklâm veren kendini ekonomi sayfalarında görmek istedi. Bir nedeni de borsa ve kur tablolarının büyükçe bir yer tutmasıydı.

                 ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN SÖZLERİ…

            İki yıl sayfanın üstünde ismim “editör” olarak çıktı. Ondan sonra Enis Berberoğlu, tekrar Ertuğrul Özkök nezdinde baskı yaptı. Berberoğlu, “Benim sayfalarla artık hiç ilgim yok, künyeden benim adımı çıkarın” dedi. İki yıllık o süreçten sonra Özkök ikna olmuş olmalı ki bu kez kabul etti, adımı künyeye koydu ve haftada birgün yazı yazmama izin verdi. Yazı yazmama izin verirken de “Ben senin değerli fikrini merak etmiyorum, sakın fikrini yazma, bize o köşeden bilgi sat” dedi. O gün bugündür köşeden bilgi satmaya çalışıyorum. Köşeden bilgi satmam altı yılı geçti…
             Ekonomi canlandıkça ve büyüme hızlandıkça değişik sektörlerden kimi zaman otomotiv, kimi zaman inşaat sektörü öne çıktı. Hazır giyim konfeksiyon sektörü de bunları izledi. O istekle beraber ekonomi sayfalarında artış oldu. Mesela bizim Hürriyet’te yaptığımız ekonomi sayfası sayısı rekor oldu. Bazı yıllar sayfa sayısı 22’yi buldu. Bu iki defa oldu. Birincisi 2008 yılının ilk yarısında ikincisi de 2011 yılının Aralık ayında gerçekleşti.

                 İLK HAZIRLAYAN ALİ GEVGİLİLİ
           
           Abdi İpekçi Milliyet gazetesinin genel yayın müdürüyken, Ali Gevgilili’den ekonomi sayfası hazırlamasını istemiş, gazetenin bir sayfasının üstünde “iktisat” klişesini ilk Milliyet kullanmış.
          O dönemde örneğin Hürriyet gazetesinde yukarıdan aşağı üçüncü sayfada üç sütun bir bölüm vardı. Orayı Zafer Toraman yönetir, daha çok çalışma hayatı ve altın haberlerini kullanırdı. Daha sonra Necati Doğru Günaydın gazetesindeki ekibiyle beraber gazetenin boyutundan daha küçük, yine gazetenin içinde dört sayfa yapmaya başladı. Doğru’nun ekonomi sayfalarını yönetmeye başlamasıyla o insana kuru gibi gelen haberlerin şekli değişti.
         Necati Doğru’nun ilkesi şuydu; "Ekonomi haberini okuma yazmayı zor çözen bir çoban bile okuyabilmeli ve anlayabilmeli" şeklindeydi. O habercilik anlayışı zamanla bütün ekonomi bölümlerine yayılmaya başladı. Ve o güne kadar daha çok emisyon hacmi, Merkez Bankası bilançosu benzeri kuru ve pek kimsenin anlayamadığı haberlere yer verilirken, ekonomi sayfaları yönünü sokaklara, pazarlara ve vitrine çevirdi…  Böylece ekonomi sayfalarının sayısı hem artmaya hem de daha çok ilgi görmeye başladı.  
            Bugün ekonomi basının geldiği noktayı şöyle değerlendirmek mümkün. Bir kere hem gazeteler için hem de özellikle haber kanalı olan televizyonlar için vazgeçilmez bölüm ve birimler haline geldi. Çünkü iş adamından sokaktaki vatandaşa kadar herkes artık cebiyle ilgilendiği için ekonomi haberlerine daha çok yer verilmeye başlandı.

                     EKONOMİ GAZETECİLİĞİNİN ÖNEMİ ARTTI
           
           Şu an iki kanal sadece ekonomi haberciliği yapıyor. Biri CNBC diğeri de Bloomberg… Bu televizyon kanallarının tutmasına yazılı basının katkısı oldu. Gazetelerde ekonomi sayfalarının artmasının kendileri için iyi bir yol olduğunu gördüler. Bence şu anda ekonomi sayfaları ve televizyon ekonomi haberleri ve yayınları artık vazgeçilmez noktada. Kimi izleyici ve okur borsadaki şirketlerin hisse senetlerini izlemek, o şirketlerin bilançosunu, ürünlerinin nerelere gittiğini bilmek istiyor. O yüzden de hem gazetelerde hem de ekonomi yayını yapan televizyon kanallarında şirket haberleri öne çıkıyor. Bunların dışında Türk ekonomisi dünya ile çok entegre hale geldi. Türkiye’de çok sayıda uluslararası şirketin yatırımı var. Dolayısıyla dünyadaki çeşitli ülkelerin ekonomilerinde meydana gelen en küçük bir hareket herkesi yakından ilgilendiriyor. Amerika’daki Avrupa’daki bankaların yaşadığı sıkıntı bize de yansıyor. Tüm bunlar ekonomi haberciliğinin önemini daha da artırıyor.
              Eskiden gazetelerin ve şimdide televizyon kanallarının açık duran bölümlerinin dış haberler birimleri olarak bilinirdi, ama günümüzde aynı durum ekonomi haberleri ve ekonomi haberciliği için de söz konusu. Çünkü bizde iş günü biterken Amerika’da borsalar açılıyor ve başlıyor. Gece yarısı orası kapanırken, bu kez Çin ve Japonya açılıyor, devreye giriyor. Dolayısıyla artık ekonomi haberciliği yapanların tabiri caizse günün 24 saatini izlemeleri gerekiyor.  
(Süleyman Boyoğlu)   
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder