10 Ocak 2012 Salı

TUTUKLU GAZETE...

                                     
                                          TUTUKLU GAZETE’NİN İKİNCİ SAYISI ÇIKTI

             Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısı bugün çıktı. “Terörist değil gazeteciyiz” manşetiyle yayımlanan gazetenin ikinci sayısı, cezaevindeki 43 gazeteci ile yeni tahliye olan iki gazeteci ve iki konuk yazarın gönderdiği yazılarla 16 sayfa olarak hazırlandı. Siyah beyaz yayımlanan gazetenin ikinci sayısında cezaevinde gönderilen karikatürler de yar alıyor.
            Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısına konuk yazar olarak Nevin Berktaş ve Ece Temelkuran da katıldı. Cezaevinden tahliye olduktan sonra geçirdiği kalp ameliyatı sonrası yaşamını yitiren Suzan Zengin’in anısına da gazetede bir köşe ayrıldı.
            100 bin civarında basılan Tutuklu Gazete’nin ikinci sayısında “genişleyen yazar kadrosu”ndan bazılarının yazıları özetle şöyle:

Ragıp Zarakolu: “İçeride olduğum için çok mutluyum, binlerce insan haksız yere tutuklanırken, dışarıda olmanın yükünü taşıyamazdım artık. Burada kendimi daha özgür hissediyorum!”

Nevin Berktaş: “Toplumun tüm kesimleriyle savaşa karşı mücadeleyi birleştirme ve özgürlükler için savaşı örgütleme büyük önem kazanmaktadır. Düşünce özgürlüğü için mücadeleyi de bu kapsamın dışında ele alamayız”

Ece Temelkuran: “Günün birinde ‘Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?’ diye sormuştum. Sanırım artık o soru fazlasıyla naif. Artık şunu sormak gerekiyor: Siz ne zaman bu kadar profesyonel zalimler oldunuz? Ben buradayım arkadaş! Sen neredesin”

Doğan Yurdakul: Siz siz olun bütün siyasi davaların iddianamelerini tarayıp dokunanı yakan konuların ve sözcüklerin listesini yapın ve yazı işlerinin duvarına asın. Şike davasının iddianamesi ise tam metin el kitabı olarak spor servisi masalarının üstünde durmalı. Sonra demedi demeyin!”

Mustafa Balbay: Medyanın susturulması doğada oksijenin bitmesi demektir. Böyle bir ortamda en güçlü canlı bile ayakta duramaz. Türkiye’de her yer iktidar korkusuyla dolmaktadır…”

Nedim Şener: “Eğer sen de özgürsen, biz özgürüz her alanda. Ragıp Zarakolu’nun tutuklu olduğu ülkede kitaplar; Büşra Ersanlı’nın tutuklu olduğu ülkede bilim tutukludur. 100 meslektaşım tutukluysa, ben 100 kere tutukluyum. 100 gazeteci tutukluysa, gazetecilik tutukludur. Ben özgürsem, sen özgürsen, hepimiz özgür oluruz; yoksa hepimiz tutsak…”

Müyesser Yıldız: “Bu gazetenin çıkmasını organize eden, bizler için gösteriler yapıp, fotoğraflarımızı taşıyan siz değerli dostlara ufak bir uyarım var: Siz siz olun, bu işleri yapmayın. Yarın öbür gün ‘hasta ve hastalığı övmekten, tedaviyi etkilemekten, hastalık propagandası yapmaktan’ rehabilitasyon programına dahil edilebilirsiniz, aman dikkat!..”

Ahmet Şık: “Muhalif gazetecilere, öğrencilere, akademisyenlere, yayıncılara, Kürtlere, sosyalistlere varış noktası hapishaneler olan ‘tehcir’ uygulanıyor.”

Soner Yalçın: “Memleketimde mahpusluktan geçer aydın olmanın yolu… Ve ne yapayım: Yanlış doğru burası benim ülkem…”

Barış Pehlivan:  Gazetecilik yaptım, ‘terörist’ diye demir parmaklıkların arkasına atıldım. Ama ne acı ki yalnız değilim… Onlarca gazeteci şu an benzer nedenlerle hapiste.”

Hikmet Çiçek: “ ‘Suçumuzu’ biliyoruz: AKP’nin temsil ettiği faşist diktatörlüğe karşı olmak. Gerisi teferruattır.”

Turhan Özlü: “Tüm meslektaşlarımızı TGS’ye üye olmaya çağırıyoruz.”

Tuncay Özkan: “Ben gazeteci değilmişim iktidara göre! Zırva tevil götürmez.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder