GÖP BAŞKANI İPEKÇİ:
BUGÜN İTİBARİYLE HAPİSTEKİ GAZETECİ
SAYISI 15'İ HÜKÜMLÜ, 87'Sİ TUTUKLU
OLMAK ÜZERE 102'DİR
GÖP, "Hapisteki gazetecilere özgürlük!", "Adaletsizliğe tanığız!" sloganı ile "Tanıklık Günleri"ni İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde başlattı. Adliye önünde basın açıklaması yapan GÖP ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi, şunları kaydetti:
"Bugün itibariyle hapisteki gazeteci sayısı, 15’i hükümlü, 87’si tutuklu olmak üzere 102’dir.
"Bugün itibariyle hapisteki gazeteci sayısı, 15’i hükümlü, 87’si tutuklu olmak üzere 102’dir.
Bu rakama dağıtımcı, matbaa çalışanı
gibi basın emekçileri dâhil değildir. Bunların da eklenmesi halinde hapisteki
basın emekçilerinin sayısı 200’ü de geçmektedir. Yine bu rakama yazar, aydın,
akademisyen, öğrenci, insan hakları aktivistleri de dâhil değildir.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun
elde ettiği verilere göre hapisteki 102 kişinin arasında gazete, televizyon ya
da haber ajanslarının imtiyaz sahipleri de vardır; ancak birçoğu yazı işleri
müdürü, temsilci, köşe yazarı, foto muhabiri, kameraman ve muhabirdir.
Hapisteki gazetecilerden 22’si kadındır.
Bunun yanı sıra 2009 yılının başından
bu yana tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan ancak yargılanması devam eden
gazeteci sayısı ise 70’ten fazladır.
Bu sayılar birlikte değerlendirildiği
zaman, son 3 yıl içerisinde 180’e yakın gazetecinin hapse girdiği
görülmektedir.
2005 yılından beri Türk Ceza Kanunu’nda
basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan 27 maddenin değiştirilmesini talep
ediyoruz. 2006 yılında bu
yana da Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişikliklerin özellikle de 6 ve
7’nci maddelerinin kaldırılmasını istiyoruz.
2005 yılından beri bu kanunlarla
hapishanelerin gazetecilerle dolacağını söylüyoruz.
Bize mahkeme kararlarını ve Yargıtay
içtihatlarını beklememiz tavsiye ediliyor.
Mahkeme kararlarının sonucu şudur:
Hapisteki gazeteci sayısı 2009 yılının
Nisan ayında 29, Ağustos ayında 35, 2009 yılı sonunda (Aralık) 44; 31 Aralık
2010 itibariyle 58; 28 Şubat 2011 itibariyle 61; 31 Mart 2011 itibariyle 68; 31
Aralık 2011 itibariyle 97; bugün 5 Haziran 2012 itibariyle ise 102’dir.
Bu rakamlar, tahliyelere rağmen
hapisteki gazeteci sayısındaki artış eğilimini açıkça göstermektedir.
Öte yandan, bu sayıların dışında,
yargılandıkları davalarda, haklarında para ya da hapis cezası verilmiş olmakla
birlikte mahkeme kararı temyiz edildiği için kesinleşmeyen veya cezanın infazı
5 yıl süreyle ertelenmiş olan 100’e yakın gazeteci daha vardır.
Bunu da yukarıdaki rakamlara
eklediğimiz zaman, 300’e yakın gazetecinin hapse girme tehdidi altında olduğunu
söyleyebiliriz.
Yine yukarıdaki sayılar içinde adları
olmayan en az 250 gazeteci hakkında daha para ve hapis cezası istemiyle açılmış
ve tutuksuz devam eden dava bulunduğunu biliyoruz.
Bütün bu rakamları hep birlikte
topladığımız zaman, tutuklu ve tutuksuz olmak üzere 600 dolayında gazeteci
hakkında devam eden dava olduğunu söylemek mümkündür. Bu rakamlar, dava dosya
sayısını değil, hakkında dava açılmış gazeteci sayısını göstermektedir. Bir
gazeteci hakkında birden çok –hatta onlarca- dava ve soruşturma bulunmaktadır.
Ulusal ve yerel düzeyde faaliyet gösteren medya mensupları hakkında açılmış
dava ve soruşturmalar birlikte değerlendirildiği takdirde en az 10 bin
soruşturma ve dava bulunduğunu tahmin ediyoruz.
İktidar tutuklu gazeteciler sorununu görmezden gelmektedir
Durum bu olmakla birlikte, parlamentoda
kanun yapma çoğunluğunu elinde bulunduran siyasi iktidar, ülkemizdeki tutuklu
gazeteciler sorununu görmezden gelmektedir.
Siyasi iktidar sürekli gündem
değiştirerek, demokratikleşme yönünde atılacak adımların önünü tıkamaktadır.
Geçen yıl 12 Haziran’da yapılan genel
seçimlerden sonra oluşan parlamentonun, basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan
kanunlarda gerekli değişiklik çalışmalarını yapması engellenmektedir.
Parlamento, kendi tutuklu üyelerine sahip çıkmaktan bile alıkonulmaktadır.
Hükümet, hapisteki meslektaşlarımızla
ilgili olumlu bir adım atmak bir yana onları “terörist”, “katil”, “tecavüzcü”
olmakla suçlamaya devam etmektedir.
Gerçekleri açıklayan meslek örgütleri
“kara propaganda” yapmakla itham edilmekte, tehdit edilmektedir.
Medya kuruluşları mali baskı altında
tutulmakta, yaratılan korku ortamında sansür ve otosansür
yaygınlaştırılmaktadır. Sansüre direnen meslektaşlarımız, siyasi iktidarın
talimatlarıyla işten attırılmaktadır.
Biz gazeteciler; baskı ve tehditlerle
mesleğimizin gereklerini yerine getirmekten alıkonulmaya karşıyız.
Gerçekleri halktan saklayan,
dezenformasyon ve manipülasyon amaçlı, kişilik haklarını ihlal eden, yalan,
iftira ve hakaret içeren niteliksiz yayıncılığı reddediyoruz.
Halkın gerçekleri öğrenme hakkının
engellenmemesi için parlamentonun bir an önce harekete geçmesini ve acilen
çözüm üretmesini talep ediyoruz.
Yalanlarla, hakaretlerle daha fazla
oyalanmak istemiyoruz.
Tasmalarınızı ve hakaretlerinizi size
bırakıyoruz… Kem söz sahibine aittir. Biz gazeteciler, daha fazla hakarete
uğramak istemiyoruz.
Bizler bugün zincirlerimizi kırmak,
etrafımızdaki demir parmaklıkları kaldırmak için yeniden meydanlara çıkıyoruz.
Yaratılan çaresizlik ve yılgınlık ortamında,
meşru ve demokratik zeminlerde çare bulmak için haykırıyoruz!
Bizler bugün “fikir suçlarından” dolayı
yargılanan meslektaşlarımıza “tanıklık” etmeye başlıyoruz.
Her gün hapisteki 6 meslektaşımıza,
mesai arkadaşlarıyla, aileleriyle, avukatlarıyla birlikte tanıklık yapacağız.
18 gün boyunca Çağlayan Adliyesi önündeyiz
18 gün boyunca Çağlayan Adliyesi önünde
toplanarak, meslektaşlarımızın “gazetecilik faaliyetlerinin” iddianamelere
nasıl “terör örgütü faaliyeti” olarak girdiğini anlatacağız.
Adalet Sarayı’nın önünde, adaleti
arayacağız.
Bizler, meslektaşlarımıza tanığız.
Onların onurlu mücadelesine tanığız;
onların gazetecilik faaliyetlerine tanığız.
Hukukun evrensel ilkelerini arıyoruz.
Adalet istiyoruz. Basın ve ifade özgürlüğü istiyoruz. Hapisteki gazetecilere
özgürlük istiyoruz.
Özgür basın varsa, özgür toplum vardır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder