17 Ocak 2022 Pazartesi

CELAL ŞAHİN VE ZAM HİCVİ...

 

   SİYASİ ESPRİNİN CELÂL ŞAHİN’İ İŞİNDEN ETMESİ..

         1960’lı yıllarda İstanbul’un eğlence mekânlarından bir olan Tepebaşı Gazinosu’nda sahne alan Cumhuriyet döneminin ilk şovmenlerinden Celâl Şahin, akordeonu ile hükümet tarafından yapılan son zamlara yönelik siyasi hicivler yapıyor.

        Dinleyiciler esprileri üzerine kahkahalarla kırılıp geçerken, arka masalardan birinde kalın (davudi) bir ses yükselir ve Celâl Şahin’e hareket etmeye başlar. Herkes hayretler içinde kalır. Tabii Celâl Şahin de…

Şahin de şaşırır… Dinleyiciler arasında kendisine hakaret eden adama karşılık vermekten kendisini alamaz. Seyirciler de Celâl Şahin’in tarafını tutar ve adama dakikalarca “yuhhh” çekilir.

Olayın devamını ve başına gelenleri bakın Celâl Şahin, 6 Aralık 1958 tarihinde Akşam gazetesinden Yılmaz Tunçkol’a nasıl anlatıyor:

“O adam gidip beni karakola şikâyet etmiş. Ertesi gün beni Emniyet Müdürlüğü’ne çağırdılar. Bir daha, bu gibi siyasi espriler yapmamamı tembih ettiler. Ben de ‘peki’ dedim. Ertesi günü gazinoya gittiğim zaman, patron işime son verdiğini söyledi. Şaşırmıştım… İşime niçin son verilmiştir? Sordumsa da doğru dürüst bir cevap alamadım. Mukavelem olduğu için, avukatım vasıtasıyla protesto gönderdim.”

Benzer olay gazinolarda halkı eğlendiren Ahmet Papucuyarım-Özdemir Papucutamam, Ateşböcekleri, Karakediler, Çalıkuşları gibi sanatçıların başlarına da gelir; onlar da Emniyet Müdürlüğü’ne çağrılırlar ve programlarında bir daha siyasi espriler yapmamaları konusunda uyarılırlar.

Zamlardan, kuyruklardan, yokluklardan, hayat pahalılığından bahsedilmesinin hükümetin şahsiyetini sarstığı, dolayısıyla hükümetin karikatürize edilmesinin doğru olmadığı sanatçılara ikaz ediliyor, bu tembihleri dinlemeyenler hakkında kanuni takibat yapılacağı uyarısı yapılıyor. Meslek hayatları boyunca ilk defa karşılaştıkları bu harekete sanatçılar boyun eğmekten başka bir şey yapamıyorlar.

“BİZİM YAPTIĞIMIZ KARİKATÜR SANATI”

Celal Şahin, gazeteci Tunçkol’a bundan sonra siyasi espri yapamayacağını, suya sabuna dokunmayan programlar hazırlayacağını belirterek, şunları söylüyor:

“Bizim yaptığımız esasında karikatür sanatı içine girer. Biz günlük olayları karikatürize ederiz. Karikatür sanatı ise hemen hemen tamamıyla siyasi espriye dayanır. Bu son kararın alınması, bizim çalışma alanımızı daraltmış oldu. Programdaki fantezilerin en kuvvetlilerini artık yapamayacağız. Yeni parçalar hazırlıyorum. Siyasi olmayan, havadan sudan şeyler. Yeni bir gazinoda iş de buldum ve hemen başladım…”

Sanatın artık tadının tuzunun kalmadığını söyleyen Celâl Şahin, bugünleri görseydi acaba ne derdi? Ben gerçekten merak ediyorum… Neyse biz yine Tunçkol’la Şahin’in muhabbetine dönelim. Muhabbete Celâl Şahin’in eşi Muallâ Mukadder hanım da katılıyor ve kocasına; “Ne yani bundan sonra sefertasıyla hapishanelere yemek mi taşıyacağız” diye de takılmadan edemiyor.

TÜRKİŞ ÇA-ÇA-ÇA

Siyasi espri yapılmaması kararının alınmasından sonra Şahin, “Türkiş Ça-ça-ça” diye yeni bir fantezi hazırladığını, ancak yenisinde siyasi fantezilerin kuvvetinin bulunmadığını anlatarak, artık gazinolarda tekrar edemeyeceği fantezilerinden birini okuyor Tunçkol’a:

Çadırımın üstüne şıp dedi damladı

Rakılar votkalar fırladı fırladı

Akşamcılar kuyunuz kaynadı kaynadı

Allah canını almadı almadı

Birinciye zam, Yenice’ye zam rakıya zam

Votkaya zam, biraya zam…

Tekelin de üstüne şıp dedi damladı.

Piyasada ucuz bir şey kalmadı kalmadı

Tiryakinin göbeği oynadı oynadı

Allah canımı almadı almadı

Birinciye zam, yeniceye zam rakıya zam

Votkaya zam, biraya zam…

Çayı koyun ocağa kaynasın kaynasın…

Zemzem oldu mübarek damlasın damlasın…

(Süleyman Boyoğlu)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder