13 Ocak 2022 Perşembe

"GÜLEN TÜRKÜCÜ" KAMİL SÖNMEZ...

                         

                 “Kötü insanların türküleri yoktur

                   İyi insanların türküleri vardır”

        Bu kez bloğumda, Karadeniz türküleri deyince ilk akla gelen ve bunları bütün Türkiye’ye sevdiren, gülünce gözlerinin içi gülen, ancak 20 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da geçirdiği beyin kanaması sonucu kaybettiğimiz Kamil Sönmez’i ağırlıyorum.

Yaklaşık iki yıldır böbrek yetmezliği sorunu yaşayan Kamil Sönmez’i radyo ve televizyon ekranlarında beğenerek dinliyor ve izliyordum. Kendisini yakından görmem ise 1983 yılı Mart ayında “kısa dönem” askerliğimi yaparken Manisa-Kırkağaç’ta oldu. Teslim olduğumuz ilk günde bir yakınını tabir yerindeyse elinden tutup getirmişti. Çok soğuk bir gündü, soğuğu iliklerimize kadar hissediyorduk. O soğukta bile gözlerinin içi gülüyor, tebessümü eksik olmuyordu.

Kamil Sönmez, vefat ettiğinde daha 65 yaşındaydı; ve Karadeniz halkına ve tüm Türkiye’ye daha güzel eserler verecek bir çağdaydı. Ne yazık ki ömrü yetmedi, ama bu kısa ömre bile çok şey sığdırdı…

Sönmez, 4 Mart 1947 tarihinde Ordu’nun Perşembe ilçesi Kozağzı Mahallesi’ndeki iki katlı bir evde dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Perşembe’de okudu. Sonra Giresun’da Öğretmen Okulu’na gitti. İkinci sınıftayken müzik öğretmeninin teşvikiyle Ankara Devlet Konservatuarı sınavlarına girdi. Opera ve Şan Bölümü’nde okurken, tiyatroya gönül verdi ve tiyatroya geçti. Askerlik sonrası Avni Dilligil Tiyatrosu’nda profesyonel oyuncu oldu. Sönmez, akademik geçmişini ve geleneksel icrayı çok usta bir biçimde harmanlayan bir sanatçıydı. Sanatçı, Ankara Sahnesi ve Ankara Kardeş Oyuncular Tiyatrosu’da da çeşitli rollerde oynadı.

 Tiyatroda oyunculuğunu sürdürürken, Zülfü Livaneli’nin yapımcılığını yaptığı ilk 45’lik plağını çıkardı. Bir yüzünde Ordu türküsü olan “Hekimoğlu” ile bir yüzünde Livaneli’nin Çukurova’dan derlediği sözlerle bestelediği “İnce Memed” adlı eserlerle de türkücülüğe başladı. Daha sonra halk türküleri sınavını kazanarak radyoya adım attı ve Karadeniz türkülerini en iyi şekilde yorumlayan bir sanatçı oldu.

Gülen Türkücü” oyunculuğunu sinema perdesine de taşıdı. Nüktedan kişiliği ve alçak gönüllüğü ile 1979 yılından itibaren; “Düşman-1979”, “Eşek Şakası-1980”, “Deli Kan-1981”,”Bizim Sokak-1981”, “O’na Çirkin Kral Derlerdi-1984”, “Sev Ölesiye-1984”, “Cilalı İbo Beni Anneme Götür-1985”, “Amerikalılar Karadeniz’de 2-2006”, “Islak Sokak-1987”, “Bir Kadın Düşmanı-1991”, “Bizim Mahalle-1993”, “Tirvana-2002”, “Kumsaldaki İzler-2002”, “Kınalı Kar-2002”, “Ölümsüz Aşk-2003”, “Fıkralarla Türkiye-2005”, “Sensiz Olmuyor-2005”, “Karagümrük Yanıyor-2006”, “Sev Kardeşim-2006”, “Aşkım Aşkım-2008” ve “Hırçın Kız Kadife-2009” gibi film ve dizilerde rol aldı.. Son olarak 2009 yılında Mahsun Kırmızıgül’ün yönettiği “Güneşi Gördüm” filminde oynadı.Sönmez, 1993 yılından beri de Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Türk Halk Müziği korosunda solistlik yapıyordu.

               KILIÇDAROĞLU “VEFA GECESİ”NDE

Sönmez’in vefatından önce (15 Kasım 2012) İstanbul- Kadıköy’deki Bostancı Gösteri Merkezi’nde “45. Sanat Yılı” kutlaması yapıldı. “Vefa Gecesi”ne Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile aralarında Ali Rıza Gündoğdu, Arif Sağ, Belkıs Akkale, Yavuz Bingöl, Zerrin Özer, İzzet Altınmeşe, Bedri Ayseli, Volkan Konak, Oktay Kaynarca ve Ahmet Özhan’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı dostu ve arkadaşı katıldı. Kılıçdaroğlu, Sönmez’e sanata katkısından dolayı bir “teşekkür plâketi” verdi ve yaptığı konuşmada şöyle dedi:

“Kamil Sönmez, Türkiye’nin ortak paydası. Kamil Sönmez Türkiye’dir. Sanat hepimizin önem vermesi gereken bir alan ve sanatçılar hepimizin baş tacı emesi gereken kişilerdir. Bir toplumda varlığımızın temel nedeni sanattır ve sanatçıdır. Sanatçı elinde meşalesiyle toplumu aydınlatan, rüzgâra karşı yürüyen kişidir. Aykırı bir kişidir, çünkü sanatçı geleceğimizdir. Eğer sanatçı yürekliyse, onurluysa, dik duruyorsa, rüzgâra karış yürüyorsa, aykırı bir insansa onun önünde hiçbir güç duramaz.” 

 Sunuculuğunu Sevcan Orhan ve Sümer Ezgü’nün yaptığı gecede duygulanan ve gülen gözleri yaşlanan Kamil Sönmez, “Beni bu akşam burada onurlandırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Bu hastalık sırasında iki şeye inandım. Benim iki kocaman ailem var. Birincisi Sönmez ailesi, ikincisi de siz. Hepiniz, sanat camiası… Hepinize teşekkür etmek istiyorum” diye konuşmuştu.

                    SAVAŞ AY’IN YAZISI

 Kendisini de çok erken bir yaşta kanser illetinden kaybettiğimiz Savaş Ay, Sabah gazetesindeki 21 Aralık tarihli köşesinde; “Sanatın Himalaya’sını Yitirdik” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, şunları yazdı:“Girdiği derin komadan uyanıp eski güzel hallerine dönmesini beklediğimiz Kamil Sönmez, Başkent Hastanesi’nde girdiği yaşam savaşını kaybetti.Kamil Sönmez’in ardından en güzel sözü bindiğim taksinin Karadenizli şoförü söyledi: ‘Ne takvimi, ne kıyameti ne Maya’sı Savaş Abi? Kamil Reis’le birlikte, Himalayamızı kaybettik biz.’

Böylesine bir naif tanımlama.. Kamil Sönmez gibi dev bir çınarda, Himalayalar kadar yüce gönüllü bir halk sanatçısında yakışıklı durdu gerçekten de. Umudumuz duvara çarptı, bir süredir uyanıp eski güzel hallerine dönmesini beklediğimiz Kamil Sönmez Usta, yoğun bakım servisinde girdiği yaşam savaşını kaybetti. İlk günden beri ailesinden biriymişcesine ilgi, özen, gayret gösterdiği hastasını kaybeden Başhekim Prof. Dr. Kürşat Tokel ağlamaklı bir sesle, ‘Kamil Sönmez yaygın bir beyin kanamasıyla geldi. Uyandırmaya çalıştık ama olmadı. Bu sabaha karşı 02.30’da kaybettik. Çok üzgünüz’ dedi. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…”

Gazeteci Mevlüt Tezel de, aynı gün Sabah gazetesindeki köşesinde “Güzel İnsanları Kaybederken” başlıklı yazısında, şunları kaydetti: “Benim gibi 80’li yıllarda çocuk olanlar için Kamil Sönmez’in yeri ayrıydı. Karadeniz türkülerini geniş kitlelere sevdirmesi, kusursuz yorumu, efendiliği de önemli ama Kamil Sönmez hepimizin ‘Kamil Amcası’sı yapan, o meşhur gülüşüydü.

Kamil Amca güldüğünde içiniz huzur dolardı. Hele türküden sonra bir de Karadeniz fıkrası anlattı mı ‘Yaşamak güzel’ derdiniz. TRT’nin siyah-beyaz ciddi havasına rağmen; Kamil Amca ekrana çıktığında, evinize misafirliğe gelmiş gibi hissederdiniz. Mekânı cennet olsun.” 

Halk Müziği Sanatçısı Mercan Erzincan, her ulusun kendi coğrafyasını, kültürel etkileşimlerini, sosyal yapısını ve tarihsel süreçlerini halk müziklerini irdeleyerek anlayabileceğimizi vurguluyor. Mercan, Sol gazetesindeki yazısında şunları söylüyor: “Türk Halk Müziği, kültürel mirasımızın önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bünyesinde barındırdığı en önemli özelliği olan yöresellik, bize bölgesel hatta köyden köye değişiklik gösteren ağız özellikleri hakkında bilgi verir.

               YÖRESİNİN MUTFAK LEZZETİNİ SEVDİRDİ

Karadeniz müziğimizin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden olan usta icracı Kamil Sönmez (Sonmer), tüm sanat yaşamı boyunca aldığı eğitimi ve yeteneklerini harmanlayarak bizlere kendi yöresinin aynası olabilmişti.

Halk müziğinde ağız ve şive özellikleri açısından icra edilmesi zor olan, hatta bu yöreden olmayan insanlardan dinlemekte zaman zaman zorlandığımız türkülerin ustası Kamil Sönmez, önemli bir icracıydı. Kendi mutfağının lezzetini, yurdun her yöresindeki insanlara sevdirmeyi başarmıştı.

Devlet Konservatuarı Opera Şan bölümü mezunu olan sanatçı, akademik geçmişini ve geleneksel icrayı çok ustalıklı bir biçimde harmanlamıştır. Bu anlamda Kamil Sönmez’in bulunduğu bu konum, günümüzde süren ‘halk müziğinde şan teknikleri ve eğitimi’ tartışmalarına önemli bir örnektir. Çünkü, usta-çırak geleneğini gönümüzde yaşatmak ne kadar zor ise de ustaların yaşamlarına bakarak başarının sırlarını yakalayabilmek, genç icracılar için önemli bir detaydır. Halk müziğinin emektarı gelecek nesillere önemli bir miras bırakmıştır ve kendisini her zaman saygıyla anacağız…”

“Kamil Sönmez, kulağımızı çınlatan Karadeniz türkülerinin unutulmaz sesiydi” diyen Yavuz Bingöl, şöyle diyor: “Kamil Abi’yle birlikte biraz daha derinleşti hayatı sorgulama isteğim. O, popüler kültüre ait 1 numara olmayı hiçbir zaman istemedi. Ailesi ve gerçek dostları için yaşadı. Ömrünü tamamladı ve gitti. Ardından muhteşem bir gülümseme bırakarak ve bize dedi ki ‘Nerede bir türkü söyleniyorsa oraya gidin, oradan kimseye kötülük gelmez, çünkü kötü insanların türküleri yoktur. Sadece iyi insanların türküleri vardır. Mekânın cennet olsun.” 

VONA, PERŞEMBE’NİN ESKİ ADI

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer de Kamil Sönmez’in ardından 22 Aralık 2012 tarihinde bir yazı kaleme aldı:

“Ne güzel türküdür o: Akşam oldu yanıyor da Vona’nın ışıkları”. İlk defa ondan dinlemiş ve sevmiştim bu güzel türküyü. Bu sayede Vona’nın, Perşembe’nin eski adı olduğunu da öğrenmiştik. Bu güzel türküyü zamanla diğerleri takip etti. Hatta bazıları onunla özdeşleşti de diyebiliriz. ‘Hekimoğlu’, ‘Hasan Geliyor Hasan’, Eminem Pazar mısın’, ‘Gemiciler Kalkalum’ gibi… Karadeniz türkülerinin ‘kutup yıldızı’ydı. Adamlığı sanatçılığının da ötesindeydi. Karadeniz’in gür sesi, gülen güldüren yüzüydü. En verimli çağında kaybettik onu.

Bir yıldız gibi kayıp gitti sonsuzluğa doğru. Güneş yine doğudan doğacak, batıdan batacak. Akşam olunca yine yanacak Vona’nın ışıkları. Ruhu Vona’nın, Ordu’nun, Karadeniz’in, tüm ülkelerin ufuklarında dolaşırken…

Kim bilir, belki de yarım kalan türküsünü tamamlayacak:

‘Vona’dan görünüyor da/Ordu’nun ışıkları/Adamı öldürüyor da/Yarin konuşukları”.

Sümer Ezgü ise “Onun topluma bıraktığı en büyük değer, sevgi bağıydı. Kamil Ağabey çok engindi” derken Faruk Tınaz, “Benim için müthiş bir dosttu, güzel bir arkadaştı. Onunla aynı evi 4 yıl paylaştım, ama 30 yıllık bir dostluğumuz vardı. Türkiye için büyük bir kayıp” dedi.

“Allah ona kalp güzelliği vermişti” diyen Belkıs Akkale, gözyaşlarını içine akıttığını belirterek, Kamil Sönmez’in herkesin dostu ve ağabeyi olduğunu dile getirdi.

Arif Sağ, Sönmez’in çok eski bir dostu olduğunu, ilk plağı olan “Hekimoğlu”nu kendisinin okuttuğunu ve kaybından dolayı çok üzgün olduğunu söyledi. Hülya Polat, “Karadeniz’in efsanesini kaybettiklerini” vurguladı.

Erdal Erzincan da Kamil Sönmez’in hem sanatı hem de kişiliğiyle gönüllerinde çok önemli bir şahsiyet olduğunu vurguladı ve “Samimi gülen bir insanı görüyorduk Kamil Sönmez’de. Ömrünün sonuna kadar bu fotoğrafı hiç değiştirmedi” dedi.

Edip Akbayram, “Karadeniz müziği bugün revaçtaysa bu, Kamil Sönmez’in verdiği mücadelenin eseridir. Çok yönlü, dost ve sıcak bir insandı” diye duygularını dile getirirken, Yavuz Top, Sönmez’in kimseye bir zararı olmayan bir insan olduğuna vurgu yaptı ve zamansız gittiğini söyledi.

Tolga Sağ, “Kamil Sönmez deyince aklıma gülen gözleri, tebessümü geliyor. Sanırım oradan da gülümseyecek bize…” diye konuştu.

Kadir İnanır ise “O benim arkadaşımdı. Çok başarılı ve yetenekli ve aydın bir hemşerimdi. Girdiği ortama müthiş bir neşe katardı. Bir bilge gibiydi. Çok üzgünüm” diyordu.

                  DAVULCUOĞLU: YÜREKLERDE TAHT KURDU

Karadeniz türkülerini Kamil Sönmez gibi çok iyi yorumlayan Süreyya Davulcuoğlu ise acısını tarif etmesinin olanaksız olduğunu ifade ederek, “35 yıldır tanıyordum onu. Müziği dolu dolu yaşadı. Samimi duygularıyla, yüreklerde taht kurdu. Halk adamıydı” şeklinde duygularını dile getirdi.

O zamanın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kamil Sönmez’in çocukluk arkadaşı olduğunu ve 15 yaşından beri tanış olduklarını söyledi. Sönmez ile Ordu’nun Perşembe ilçesinden akrabalık bağlarının olduğunu da vurgulayarak; “Kendisiyle çok eski hukukumuz var. Kamil çok esprili, samimi bir adamdı” şeklinde konuştu.

Gazeteler ve sosyal medyada sevenleri; “Sesimizi kaybettik” , “Karadeniz’in güldüren sesi söndü”, “Karadeniz Türküleri yetim kaldı”, “Karadeniz’in Türküleri babasız kaldı”, “Uşaklar ‘Kamil Baba’nız artık yok”, “Hekimoğlu ile İnce Memed öksüz kaldı”, “Türkiye ‘has uşağunu’ kaybetti”, “Karadeniz sesini kaybetti” diye başlıklar attı, paylaşımlar yaptı.

       Kardeşi Remzi Sönmez, “Hayattaki tek isteği, memleketi Ordu’ya gömülmekti. Zaten bu hayatta kendisi için başka da bir şey istememişti” dedi. Amcasının oğlu Ali Rıza Sönmez ise “Vasiyeti, öldüğü zaman annesinin yanına defnedilmekti” diye konuştu.

       İstanbul’da vefat eden Kamil Sönmez için 21 Aralık Cuma günü Üsküdar’da bulunan Şakirin Camii’nde Cuma namazını takiben cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, CHP Gurup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, Türkiye Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Arif Sağ, Kadir İnanır, Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Ümit Tokcan, Mustafa Topaloğlu, Müşerref Akay, Orhan Gencebay, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile çok sayıda siyasetçi ve sanatçı katıldı..

       Kılınan cenaze namazının ardından Sönmez’in cenazesi omuzlara alınarak cenaze aracına taşındı. Eşinin tabutunun ardından baka kalan ve ayakta durmakta zorluk çeken eşi Nilgün Sönmez, gazetecilerin sorusu üzerine; “Canım gitti” diyebildi. Sönmez’in cenazesi defin için memleketi Ordu’ya gönderildi.

       22 Aralık 2012 tarihinde Ordu’da eşi Nilgün, oğlu Murat, kızı Selin ve kardeşi Remzi Sönmez taziyeleri kabul etti. Sönmez, daha sonra toprağa verildi.

       Buradaki cenaze törenine de  dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Ordu Valisi Orhan Düzgün, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, AKP milletvekilleri ile çok sayıda vatandaş katıldı.       

        Yine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Sönmez için birer baş sağlığı mesaj yayınladılar.

https://youtu.be/6TJ5mZwlmhM

(Yazı: Süleyman Boyoğlu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder