Bu sabah Sultan
2. Mahmut ve 2. Abdülhamit’in mezarının da bulunduğu Çemberlitaş’taki türbenin
önünden geçerken yaşlı bir amcanın mermerlerin arasında fışkıran yeşil otları
yolarken gördüm; bir kare fotoğrafını çektim. Sonra kendimi türbenin içinde buldum.
Lise ve gazetecilik
hayatım Sultanahmet ve Cağaloğlu bölgesinde geçti. Hâlâ da o bölgedeyim.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne (TGC) gidip gelirken hep önünden geçtiğim 2.
Mahmut türbesine ilk girişim yıllar önce “İlk Basın Şehidi Hasan Tahsin”i anma
nedeniyle olmuştu. Sonraki yıllarda da birkaç kez yine tören için gitmişliğim
vardı. Bir kerede “Bâb-ı Âli Şenlikleri” kapsamında gitmiştim. Şenliğe katılan
konukları gezdiren rehbere:
- Burada Şeyh Bedrettin’in de
mezarı var, ondan neden bahsetmiyorsunuz?” dediğimde adam çılgına dönmüştü.
- Biz Kültür
Bakanlığı’nın verdiği bilgiler doğrultusunda hareket ederiz. Bize burada öyle
birinin yattığından hiç bahsedilmedi vs. vs..
Sesimi daha
fazla çıkarmadım, çünkü şenlikleri benim de üyesi olduğum ve Basın Senatosu
Sekreterliği yaptığım Cemiyetimiz düzenliyordu.
Bundan birkaç
yıl önce usta romancımız Yaşar Kemal’i ziyaretimde Şeyh Bedrettin’den söz
açılmıştı. Yaşar Kemal’e:
-Yaşar Ağabey, Şeyh Bedrettin’in
Sultan 2. Mahmut türbesinin içindeki mezarını biliyorsunuz.
-Evet, biliyorum, dedi.
-Şeyh Bedrettin’in mezarı diğer
mezarların ihtişamı karşısında çok mütevazı kalıyor.
Yaşar Kemal,
heyecanlandı:
-Nasıl olur! Ne yapılması
gerekiyorsa ben yardıma hazırım. Yalnız Kültür ve Turizm Bakanlığı ile konuşmak
gerekir, demişti.
Bugün türbeden
içeri girdim, ardımdan biri kadın genç iki turist daha geldi. Ziya Gökalp’in,
Hasan Tahsi’nin mezarlarının fotoğrafını çektikten sonra Şeyh Bedrettin’in yattığı
gömütün başına gittim. Hemen hemen yerle bir seviyede olan Şeyh Bedrettin’in
mezarının orta yerinde kırmızı bir gül ağacı vardı. Bir de mezarın mermeri
üzerinde yavru kedi…
(Yazı ve Fotoğraflar: Süleyman Boyoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder